Erimeyen KarSahralara çekildi ılık meltemine yaslandığımız sevecen sözler Kapımızı tıklatan bir fikir değirmeninden uzak Akşam karanlığında pike yapan güvercinimiz kadar yakın Bekletmedi yorgun düş destanları Günahsız yağmur birikintileriyle ilerlemek de hoş Çamurun attığı izler hemen silinirken Kavanoz kapağındaki fakirlik mührü de kaldırıldı Teftiş eder çekirgeler buğday filelerini Azap yılkılarına sığınan en son sen miydin rüzgar emeklisi? Nafile kepenk sesleriyle açıldın sabahın bağrına Dost aradın çöldeki en uzak ağacın gölgesinde Terini damarına akıttın kırılmayan bakracınla Kuyuya inen aşk neferi de rüyasını anlatacak yusufçuk kuşuna Bir hoşamedi katlana katlana geldi meczubun takunyasına Şırıl şırıl seslendi ruh, okyanus fenerine Uzaktan fırlatıldı güçlü bir kar tanesi Dua tutkalıyla sergisini açmış beklemede Kapatma gözlerini uzak kalacağım diye, zirve gönül! Visal dalgaları bugün de sandal kiralamış Işığın erken sesiyle köpüklü güç yeniden mirasın oğlu Çakıl taşları çeksin hüznünü toprağa Hediyesine küsmeyen zengin de geldi yanına Dinlettiler gökten yağan ordu meşalesini Kapatma yollarını erimeyen kar hatırına.. Gürsel ÇOPUR |