DesinlerBir garip, şu bankta, ölmüş desinler Simidi elinde kalmış desinler Hırpani kılıklı, bir pîr-i fâni Deliksiz uykuya, dalmış desinler Müebbetten korkup uçmuş desinler Aşırı hız yapmak suçmuş desinler Zemin kaygan viraj pek te keskinmiş Kaderden beyhude kaçmış desinler Dalgınlık, caddeye dalmış desinler Sürücü kornayı çalmış desinler Duymak, görmek hepsi birer bahane Ecelden randevu almış desinler Şu koydan denize dalmış desinler Poşeti kıyıda kalmış desinler Bir gömlek, bir terlik, kimlik falan yok Bahtını martılar çalmış desinler Kalbi varmış birden durmuş desinler Başını taşlara, vurmuş desinler Azrâil sebepsiz, can mı alırmış Kader bu sahneyi kurmuş desinler Ferhat gibi dağı delmiş desinler Birinin gönlünü çelmiş desinler Şöyle boylu boslu civân bilirdik Meğer saçı başı kelmiş desinler Yıllarca peşinden koşmuş desinler Deli Çoruh gibi coşmuş desinler Düğün gecesini zelzele vurmuş Bu dünya gerçekten boşmuş desinler Bu şâir divâne olmuş desinler Üşütmüş sararmış solmuş desinler Mal, mülk ve şöhretten züğürt ise de Gönlü sevdâlarla dolmuş desinler İlâcın’ akşamdan içmiş desinler Âtiye bir bahâ’ biçmiş desinler Rüyâsında görmüş havz-ı kevseri Bayılmış kendinden geçmiş desinler İdris ESEN, Kasım 2016, Erenköy |
Saygıyla