SİLGİLER SİLMİYOR!!!
Yana yakıla topladığım
Savruldu gitti emeklerim Ah ulan ah! Kahpe dünyanın uşakları Kaya gibi katı ruhlarınızı Çok sevimli çehrenizi Kütükte dirhem dirhem doğrasam Gitmez Vallahi yüreğimdeki acı… Ah ulan Ah! Getiremiyorum geçen yılları Ömrüm elinizde buz gibi eridi Sermayesi çalınan tacir gibi Karıştırıyorum eski defterleri Her sayfada ihanet izleri Silgiler silmiyor bu lekeleri Bir ömür daha yokki, Yok, sayam bu hüzün ve kederleri… Ah ulan Ah! Şarap yapıp kanlarınızı Duble duble dağıtsam akşamları Zevkle içip kuduranları Almasa meyhanenin koltukları Dindirmez Vallahi yüreğimdeki acıları… Ah ulan ah! Tarihin aşağılık yobazları Utanır yazmaktan böylesi yamyamları Ne gözleri doyar ne de karınları Nerde bir garip varsa parçalar dişleri Vahşi kapitalizmin yan ürünleri… Ah ulan ah! Az mı soluksuz gittim o yolları Karlar erirken yollar uzadı Bir rüya görür gibi Yaşattınız bana bunları Karunu batırır gibi Size de insin Allah’ın azabı… Ah ulan ah! Zulmünüzü yaşatan megafonları Bilinmez yere sokacağım günleri Göreceksiniz, Şenlik olsa da hayatınızın bu günleri… Nasıl anlatsam bu kan emici vampirleri Gece gündüz beslediğim gülleri Çiçekleri koparıp yollara bıraktılar dikenleri Gelen tepeledi giden tepeledi Onca emek verdiğim yıllar oldu çakırdikeni… Ah ulan ah! Nereye kadar gider bunun nihayeti Bir çocuk çıkarda kırarsa girdiğim çemberi Ona okuyacağım sakladığım hikâyeleri Herkes elbise görse de kralın üzerindekileri Büyüttüğüm çocuk söyleyecek sizlere Çıplak kralın tılsımındaki ürkekliği Hey gidi yeraltı tacirleri Lağım içlerimi sizin ticaret yeri Aydınlığı sevmiyorsunuz gözlerinizden belli Bulursanız boynu bükük birini Köstebek gibi götürürsünüz elindekini… Ah ulan ah! Sizi gidi mezar soyguncuları Zamanınızı boşa harcamayın akşamları Amudu düşlerken nal boğazınıza tıkandı Boş mezar bulun yaşamanız zorlaştı Bilgin olanınız okusun gözümdeki noktayı Ölmüş koyuna derisini yüzmek elem verir mi? Gözümdeki ölümsüzlük Enseleyecek sizleri O gün çok yakın Müjdeliyor her şeyin Rabbi Aklınız varsa gözetlersiniz bir geriyi Hangi zalimin zulmü payidar ki… Biz sadece ıslah edicileriz demediniz mi? Oysa bozguncular sizin mektepte yetişti Doğuyor işte adaletin güneşi Mektebinizin taşları Bir bir sökülecek fecir vakti, O gün göreceksiniz elimdeki zülfü karı Yalvarmanın anlamı yok hak ettiniz bunları Vurunca tuz gibi dağıtacağım omuzdaki kafaları Orada da gülmek benim hakkım olmalı Göremeyeceksiniz kanlarınızda yaptığım dansları Dayandığım Allah anlatıyor bu müjdeli anları O gün bir bir sokacağım uygun yere o megafonları! Yıl:(24–25):01,2005 Saat:23.30—24.30 Çengelköy/İst. EROL KEKEÇ |
Şiirin sonuna doğru kullanılan üslup tarzım değil.
Kullanana da bir şey demiyorum, kendi özel hissettiklerimi söylüyorum.
selamlarla