erken hasatiçinde ben saklı iki kelam etsen güneşe denize ve zeytine serkeş gecelere küsmüş çocuklar için sırrını ele vermezsin bilirim ikimiz o koyda seni denize verdik büyülü avlularda ağlayan nur gelir gider bir sarhoş gibi beni bulur aksi kader yılgın ömür küs talih sanmıyorum ellerini unuturum kaybettiğim hayallerimden sonra ada karası şişeler şişe üstüne kırılır ölürüm ekşitme yüzünü ne olur bahçelerden bülbül sesi gün ışığından kömür isi toplayan eski ağır bakır kokulu şehir dili tutuklu dişi tutuklu bir tek sana eyvallahım var diyen dağ kırlangıçlarını gözleyen bulutlar gök yüzünüzü biraz daha açın ha düştüm ha düşeceğim aşkın aklını baştan alan uyku budur her cehennemin bende bekçisi gözlerin göç verdiren med cezir suya tuza uykuya der ki uyanın hayatın acı suyunu içmeden dökün bütün gün duasında vaka kuşkulu sahibini vurun bu şehrin hadi ikimizin de bahçe kapısında ölsün köpek öldürenlerin gönlü ömrümün cezasını ben verdim kaçakçı düşkün ya da ölümlü biri birinden vefasız ne varsa defolsun bu yollar gülsümün dudakları her öpücük duvağında kayıp bir rüzgar her tohum ayrılığa dökülen yüzün göz kapaklarımdan kalkan cüceler arşa gider sen nasıl uğrusun usul usul gelmeyi bilmezsin saçlarında kırk beyaz gümüş öldüren kırk haramiden betersin aşk |