Bil Oğlum Bil Kızım (Osmaniye'nin Kurtuluşu 7Ocak)
Kuzum, yavrum, evladım!
Yedi Ocak oluncaya dek! Kaç ocak yandı bilir misin? Kaç Ocak söndü? Kaç yuva yıkıldı? Kaç mevziye kan döküldü? Hangi ana kuzusunu; Kanlı elbisesiyle, Yara bere içinde, Al bayrağa sarıp Kor ateş gibi bastı bağrına? Ve ardından Tırnaklarıyla kazdığı Vatan toprağına Nasıl emanet etti! Ve üzerine gözyaşıyla birlikte Kan terini nasıl döktü! Canını, canına nasıl verdi? Bilir misin? Bilir misin Kınalı kuzuların Elinde mavzer Azık çantasında, Kuru, yufka ekmek, Bir baş soğan ile iftarını nasıl açtığını? Ve sahura dek gözünü kırpmadan Kan çanağı gözleriyle, Taş yığınından oluşan, Çamurla sıvanmış Buz gibi siperlerde Çamrak suyuyla Nasıl sahur yapıp Düşmanı nasıl gözlediğini Bilir misin? Düşman! Namusuna göz dikmesin diye Erkekleşen kadınlarımız, Cebeli bereketin bağrında, Mermilere göğüs gerip Nasıl çatıştı, Nasıl kükredi zalimin karşısında Arslanlar gibi, Bilir misin? Bil oğlum, bil kızım! Özgürlüğün bedeli nasıl ödendi, Hürriyete hangi canlar adandı Düşmanın eli kolu Tankı, topu Ördüğü zırhlı duvarlar, Yokluk içinde, kazma ile, kürek ile Mavzer ile, hançer ile... Saim beyler, Kadir Çavuşlar, Kel Mustafalar, Rahime Hatunlar ile Can vere vere! Şehadeti göre göre! Nasıl budandı bil! Bil ki; Elinden alınmaya kalkışılırsa özgürlük, Al bayrağına uzanırsa hain eller! Toprağına karşı oluşursa kem emeller Yeniden nasıl doğulur, Yarınlar için düşman nasıl boğulur! Vatan’dan hain nasıl kovulur? Öğren! Öğrenirsen bayrağım dalgalanır özgürce Öğrenirsen şafaklarım söker tam hürce Öğrenirsen namusunla yaşarsın ömürce Ve sızlatmasın kefensiz toprak olan Ecdadının kemiklerini... |