Gözlerinin Pususundayım Hayli Zamandırgözlerinin pususundayım hayli zamandır vefalı unutkanlığın var yüzümün anlamında bana baktığın an güvercinlere gökyüzü yasak sanki gözlerimi esir alır hicazların dünya masallaşır bir gidişin gerçek kalır ağlayışımda tadı bilinmez bir meyve gibi görükür gözüme ölüm hicranlılık nazenin bir tutam reyhan olur buluşmalarımız saatlerimiz zamana küs menekşeler oynaşmaz perdelerin ardında gözlerinin pususundayım tesadüflere muhtaç evren haritalarına gömülmüş âmâ bir seyyah aramızdaki bu gizli dili kimse anlamayacak mezar çiçekleri sır gibi gülümserken yürek yorgunluğumuza sürgünlüğümüz kendimize ay ışığı ve yağmur bize tuzak bir ellerin yeterdi oysa begonya gülüşlü sabahlar yaratmak için şimşek beyazı bıçak yaralı sızısıyla hicranlılığımıza hiçbir yolun uğramasa da hiçbir kavşağıma gözlerimin kan çanağına ekmek doğrar beklerim serin sabahlarda kuşlarımızı sevmeni derdim günüm kuşlarımız bitmesin diyeydi yitip gitmesin karşı mahalleye olan sevdalılığımızı paylaştığımız unutulmuş mutluluklarla mağrur balkonumuzda Kağan İşçen |