Abartısız Senfonio gelincik şirini umutlu okul günlerinde cesurdum hep güzellik için savaşmakta evimiz yoğun kavşaklara bakardı sabahları temizlik saatleri açık kahverengi tarağın kırık dişlerine mahçup ve sevmeye başlayınca sevilmeye meraklanan bakışların mağrur anlamını haşarı yarım akıllı şiirler alırdı aklımı başımdan emekle filizlenirdi akşamın sevgiye hazırlanışı iki ekmek ve kese kağıdına sarılı mütevazi sebze kokuları siyah beyaz televizyona mırıldanarak eşlik eden çay kaşığı şıngırtıları arasında sonrasıysa hiç bitmeyecek gibi yaşanan sıradan mutlulukların sonucu bir mevsim... güneşi ve göğü abartısız bir temmuz öğle sonralı kümülüsleri izleyerek sarınılan gündüz düşlerinin ardından aspirin ve bir bardak suyla paylaşılırdı dost ahbap tavsiyeleri parmaklarımın arasında dolaşan aydınlıkla hazırlanırken yaşamaya... aslında ne yaşamaya ne sana ne kendime... yaşamın içindeki aşka hazırlardım ihtiyar delikanlı kitaplarımı... uzak gün batımlarının renk cümbüşüyle iyimser yaralı... dargın...dalgın... adımın ön sözüdür seni sevmek sıcak bir ekmeği üşümeleri geceden kalma ellerimle bana alıngan yüreğinde bölüşmek kadar içten ve doğal camları buğulu bir fırın kadar şefkatli bakarken açık yeşili kederli gözlerimle gözlerinin nane şekeri çiçeklenişli sevgili pırıltısına... Kağan İşçen |