İPE SERİLEN GÜNLER
uzun zaman oldu
yüzümü rüzgarın kuzeyine sermeyeli ağlamak bile uzadı ardınca şimdi ise geldim diyorsun uzun sancılı bir deniz dalgası gibi ruhumu çarpalaya çarpalaya sığ koylarda eziyorsun siyahtan beyaza doğru manidar bakışlarından anlıyorum ayak tabanlarının cam kırıklarıma basma telaşını ve hesaba çekilen geçmişin özrünü örten bir sıcaklığın kısrak avazlarınca susulan uyku gözlerinde nasıl da kuru bir dal gibi yandığını az daha yemin vermelisin mahşerimde sevgili az daha acıttığın günleri inşa edip, yeniden kurtulmasına az kalmalı kuluçkaya bırakılan anıların ceset gibi her mevsim üzerine yatarken ben diriline kadar öpmelisin yüreğine yamadığım sevgiyi sunduğun cennetin neminde yosun rengi bir gelin olmalıyım yalnızlığa üryan aşka giyinik işte geldim diyorsun ruhumu kemiren yokluğunu bir bir tüketip umarsız bahaneler savuruyorsun iki nefes aralığında karınca misali ince ince yağmalıyorsun tenimi hesapta korkmuyormuş gibi.. ahmak kokun küflü sandık diplerinde gökkuşağının ellerine benzeyen rengine sarıyor son kuşlarımı da kaçınılmazlığında kaybolan gözyaşlarımı kurutuyor dudakların şiiri anımsatan sesinle esir bırakıyorsun aykırı sözlerimi damağımda sen saçlarımın kızıl yakamozunda zehir içiren zakkum çiçeği usanmayacak mısın darağacında günahlarını asmaya ittiğin uçurumda beni sev beni sev diye yakaran yusufçuklara aldırmadan oysa yer kürem darmadağın yokluğunda bismillah çekiyor ipe serdiğim günler sallanıyor ölüme sallanıyor zamanın karınca katarına yol veren umutlarım hoş geldin yarınım dök sularını kırgın güllerime uzak kalan avuçlarımdan sar önce koşulsuz seviyorum seni ve seninle yasaklanan gerçeğimi bir kere daha büyüklük kalsın bende affettim seni.. Çiğdem PARLAYÜKSEL |