SEN YOKTUN
Şehrin her yeri süslendi
ışıl ışıl parladı yollar inatla aşkın rengine boyandı her yer bir çocugun eldivenleri yok,elleri üşüdü Sen yoktun. Ve ne yazık ki bitirmeye her karar verişimde senden arta kalan bir şey, her şeyi başa sardı: Sen yoktun , senin kokun. Belki de aynı kaldırımdan yürüdük o gece Dalgındık,göremedik birbirimizi. Belki bir arka sokağımdaydı nefesin Çok döndüm dolandım Bir uktedir içimde hevesin Sen yoktun,yoktu sesin. Belki de su aldığın yere ugradım Bir meyve suyu iki sakız aldım ben. Bir hafta önce oturduğun yere oturdum hatta Bir durak önce binsem aynı otobüsteydik belki de, Olur ya mümkündür. Gözlerim hep arayıştaydı. Suretlerden biri sendin kesin Ama sen yoktun,yoktu ellerin. Hayret,karanlıkta gözlerin ışıldardı Sislerin arasında ışık görüp umutlanmaktı senin aşkın Sen yoktun, yoktu bakışların. Beklemek ve özlemek Plastik çiçeklere su vermeye başlamıstı artık Ve yalnızlık ’ özgürlük’ diye düşünülüp Buruk bir tebessüm bırakmıstı dudaklarda Sen yoktun,yalnızlığım vardı. BAŞAK KURU |