NE KADAR ÖLÜRSEK O KADAR SİYAH
Ellerimiydi sana susayan gözlerimiydi yoksa
Geceye yakın bir vaktin paslı kurşun yükü karanlığında Tenimde dünden kalma bir kadın Seyyahlar ve dörtnala bir yol –kalkan toz- Bilirdim okşadığında rüzgâr isterik tenimi Saçlarında bir siyah gül Ne kadar ölürsek o kadar siyah Şimdi gecedeyiz ve mavzer mavzer patlar mavi Dilimde bir dua Dilinde bir beddua Sayfalar dolusu küfür, günah, sual Güne yakın kaldırım taşlarında Leşimize kattığımız soneler Bir dilsizin gözleriyle bakarken şehre Sağır ve dilsiz bir çocuk geçiyor sözlerimden Gözlerimde isyan Dedim ya ne kadar ölürsek o kadar siyah Dilimde ne var biliyor musun? Boş ver bilme Bir dal sigara –kaçaklarından- Bir soğuk ki sorma Bir beyaz ki bilme Bu ayrılışlar bitmemiş miydi? Hani geceye inat Sarıldığında bana bir kadın gibi Ağladığında bir çocuk gibi Ne kadar sarılsak o kadar iyiydi Üç ihtimalden birini seçiyorum kendime-susmak- Bu sevda bitmemiş miydi? Tut-ki bitmedi Bu kadar siyahken Alacakaranlık bir düşken kardelen Tut-ki bitti Tenimde dünden kalma bir kadın Unutma en uzun gecenin düşü Ne kadar ölürsek o kadar siyah. MEKANSIZ… |