Kainatı Kurcalayıp Yükseldim
Şeyhim kainata alışamadım
kainat bana alışamadı Şeyhim ben bir canavarım insan şeklinde bir canavar canavar şeklinde bir insan Gökyüzünden kül yağıyor Cüzzamlı yığınlar yalıyor birbirlerinin kıçlarını Histerik avuçlar geziyor birbirlerinin kasık aralarında Gezegensel çekim ve burçlarmış mevzu gezegensel çekim lafa bak hahahaha ... Kainat kan ve kül arasında toprağıma ve etime bulaşıyor Ben bir bana yetmiyorum kainat bana yetmiyor. Doydum iklimine, parasına puluna, aşkına ve tenine ben kainatı sevemedim kainat beni sevemedi Peri şahının kızı gelse Düşler konağının hanımı soyunsa Havva’nın kızları raks etse Agrad Bat Mahlat soyu koynumda kıvransa dişlerini etime geçirse Suyu ve kanı aksa ağzımdan boynuma yaprak oynamaz. Ne su ne rüya işime gelirse içine gelmezse şiire dökülür tohum. Ben bir canavar adam adam bir canavar zemin zaten cehennem . O yıldızlarla kaplı gece kandillerini Tanrıların yaktığı Benim gibi kainatın sevemediklerinin ateşe atıldığı gök . O ayın güzelliği o dokuz yüz doksan şiir bana değil ben değil Bir göz Bir el Bir diz Bir ayak Bir piç Bir fahişe şekle bak şekle Tüm ölümcüllüğüyle yükselen şu tepelere şu nehirlere şu vadilere şu ormanlara ve Venüsün üzerinde usul usul titreyen tüylere ışığının şiirselliği her saniye büyüyor ölüyor kutsallığı yıldızlarının . Boşuna gibi değil hoşuma gittiğinden de değil Ne getirirsek getirelim elimiz boş döneceğiz her seferinde Kanla lekelenmiş bir çarşafa sarılıp iğdiş et ellerine değenleri ellerin değilmiş gibi hep olduğu gibi . Ben çok içerde bir yaraydım sonradan hatırlandım yakıldım dikildim sürüldüm bombalandım zehirlendim içselleştirildim Bir karıncanın boynunda ki yük gibi bindim üstlerine Ben sırtlanmadım sırtlanmam sırtlamam. Beni kainata Kainatı bana benzetmeye çalışanlar kan revan içinde resmediliyor şehirde bir yerlerde Bedenimi ve zihnimi kırk kere yaktım acı çeke çeke Yer ve göğün arasında en edepsiz dil kainatı kurcalayıp yükseldim ben bu cehennemden kime ne... |