Kırık HavaEllerimin sığındığı gözlerin sahibi iki gözümün çiçeği ben sende buldum aşkın da öfkenin de kavganın da en içime sinenini Albenisi alfabeye karıştı şiirin Hem şarap Hem zehir Hem derya Hem aş Doydum tokum tokuz ve açız olabildiğince çıplak ve aç olabildiğince pervane . Bedenimin tüyleri kehribar rengi akşamda kor olur yanar bu yalnızca şiir diyorum sonra efkarlanıp bir gece vakti Damar yolumdan almayalı çok oldu seni diye hayıflanıyorum yıkanıyorum yatıştırmıyor mevsimler beni çok derin derinde derimi geçtin Arzuyla bakıyorum yüzünün bitip dudaklarının başladığı yere düşmüş resimlere Zaman durgundur durgun yüzüm gibi bacak bacak üstün atmış bir mahkum gibi uzanıp bir sigara yakıyorum Hayat güzeldir evet seni öptüğümde ise başka güzeldir diye dile geliyorum Yüzün var o sıra karşımda ellerin karıştırır saçlarımı Belki geçecek her şey yıkılacak şehirler yakılacak mektuplar geçsin olmadı oturur bir şişe açar Bir efsaneyi sevdik nasiplendik aşkından sebeplendik dudaklarından destan söyledik diye gururlanır gülüşünün hatırasına yaslanırız büyük büyük binalara yaslanır gibi Benim yolum yol değil biliyorum bu dünya cennet değil biliyorum ve koşullu cennetlere asla giremeyeceğim Düşeceğim ıslanacağım dizlerimi yaralar kaplayacak oysa inadına Belki de sadece senin sesinden adımı duymak için geçiyordum sokaktan diye ıslık çalacağım naralar atacağım. Tam gün ortasında tepemdeyken güneş kabarmışken hasretin çatlamışken dudağım titriyorken ellerim ve bükülmüşken dizlerim şiirsel bir yaz yağmuru gibi tutup öpüyorsun alnımdan Sel olup taşan bir memleket deresi gibi alıp götürüyor bedenimi ellerin üstümüze titriyor gökyüzü usulca sırtlanıyorum avuçlarını bir evi bir aşkı bir ağrıyı bir ormanı ve geceyi sırtlanır gibi Aklıma geliyor sonra Kaç çocuk öldü ben bu şiiri yazarken kaç kadın öldürüldü kaç yoksul açlıktan ağladı kaç baba kahroldu kaç ana su çorbası kaynattı kaç genç dayak yedi kaç sel evler aldı önüne yıktı geçti kaç orman yandı kaç mafya palazlandı kaç bürokrat uyuşturucu kaçırdı kaç maganda kurşun yağdırdı Sayılar ve yine sayılar şehir kapılarına yazamazlar süslü beton sahiplerinin adlarını şiiri , müziği ve kadın yüzünü yasaklayanlara yanlayan iktidar sahipleri Ne sevmekten korkmak ne şiirden kaçmak ne de zulümden susmak bize yakışmaz Şarkıda dediği gibi ben seni nasıl seveyim hayalimde düşümde söyle söyle ki turnalar uçsun göğsümde ... |