fırtına konçertosukaçak geçtim akşamın sınırından düş asmalarından kopardım bir salkım şaraplık sözü ruhun da duymadı ruhbanın da; iyi bilirim mülteci sıkıntısını sığıntı olur adam bilmediği el diline ve de kendine… elin el ellerini ısıtırken yaban sahilde bakışlarını başkasına kırparken kirpiklerin tek koruk tanesi yeter sarhoş gezmeme… bilmelisin meyhanesini göğsünde taşır gidenler gayrı yüzümü göremez üzüm karası gözlerin bağ da senin olsun bahçe de! gecenin boş salonunda yürüyorum artık loş duvarlarda yankılanıyor ayak seslerim bir elim cebimde diğerinde sihirli değnek… üzerimde yağmurlu frakla çıkıyorum sahneye ardımda rüzgâr ve kiraz ağacı ve söğüt.. ve deniz dalgası bir yanımdayken buz ayazla poyraz bekliyor işretimi bir de yıldız. terim kanıma karışıyor rüzgârın ilk çığlığında birden inliyor düşen yapraklar kırılıyor dalgaların vurduğu her yer donduruyor ayaz ıslığı poyraz söküyor tenimi benden… dinliyorum kendimi… eğer öldürmezsem içimdeki maestroyu asla bitmeyecek bu fırtına konçertosu! ö.n |
Şiirde; giriş, gelişme ve sonuç - serbest yazılımının uyumunda - ancak bu kadar olur!
Şiiriniz bence kitapların sayfalarına yakışacak ve okundukça parıldayacak bir duruşta,
sevgi sizinle olsun!
Namık Kemal Ülkü