ÖDÜNÇ BİR HÜZÜN BIRAKTIN ŞEHREÖdünç bir hüzün bıraktın şehre kaldırımları ayrılık siyahına boyadın her geçtiğim sokakta yarım kalmış hayatlar ve ayaklarından kalan sızlanışlar buldum senin her gittiğim uçurum yokluğunu anlattı öyle öldüm ki yalnızlığımın kıyısında ne zaman ağladıysam o zaman tükendim işte! gece fenerleri yanıyordu köşe başlarında kadınları bir çıkmaza varıyordu sokakların düşlerimden alaca sis bulutları kopuyordu ve cinsel bir form adıyla bırakıyordum geçmişi kendi haline ama nereden geçtiysem ansızın dönüyordum ardıma ardım siyah, ardım lanet, ardım felaketken gecenin ıssızlığında sen olmuyordun sokak lambaları yaşadığın karanlığı aydınlatmıyordu bir türlü mazgallardan bitkinliğim akıyordu aşağı sidik kokuyordu, leş kokuyordu ayrılığın bataklıkları lüzumsuz bir arayış oluyordu çırpınışlarım kedi gözleri gibi büyüyüp de önümde birden yok oluyordun sen şehre bir hüzün çöküyordu ve hayat duruyordu yüreğimin sokaklarında ısmarlama bir sevince hasret kalıyordu insan bir yalnızlık bıraktın şehre zifir bir çaresizlik öyle çoğaldın ki içimde yokluğun hiç eksiltmedi seni beni bıraktığın lâl akşamların zülfüne düşümde bir tutam koparıp da saçından teninin memleket kokusunu ektim kaç zaman! ödünç bir hüzün bıraktın şehre ben seni bırakmadım! Nevzat KONŞER Mayıs 06 |