HALAYIK GÜNCESİ/çek yüreğini karşı kıyıya/ gülüşler yeniledik yeşili hüsün haki gözlerde kadim beyitlere düşürdük lal renkli gurup şiirleri yar eskisi çınarlarda yüz yıllık im şairin saçından dökülen tek tel şiir hep aynı nakarat ve meyan kalem buhurunda nakkaş inlemesi /nikahındayken İstanbul’un/ sülüsü mecruh, ateşi ölü, sükutu sürgün sevgilim/ üç kandilde sönmezdi yüzün bırak vehmimde kalsın sevda hadi çek küreklerini bilinmezliğe şavkım hüzün,sandığım açılmamış gül ellerim hazan çiçeğinde Temmuz kurusu ezberini bozma taşınmamış rüyaların ben kapında muştu, saçağında rüzgâr vuslat, kelâm ve celi... mürekkebimi yudumlarken kuşlar hokkamda dirilişi aruz kokuların ardım üç şiirlik halayık güncesi kelâmım fecrin kızılında mezat çekiyorum ruhumun meselsiz sandalını ilhamıma kıyı olmuyor hiçbir deniz koynumda felah ve mut... Nevzat KONŞER Haz10 |
Açıkçası şiirlerde kelime zenginliğine önem veren biriyim.İnsanlar kelimelerle düşünür.Kelime hazinemizin genişliği bir zenginliktir.Gerek bilim gerek sanatla uğraşanlar uğraştıkları alana has kelimeleri illa ki daha az ilgili olanlara göre daha iyibilirler.Kelimelerle ilgili ayrım nedense Arapça ve Fars kökenli kelimelerde yapılıyor.Ancak İngilizceden yahut başka bir batılı dilden geçen hiçbir kelime üzerinde fazla durulmuyor.Bu negatif ayrımcılığın sebebini bir türlü anlamış değilim.Restorant otel hatta hotel diyor çokları handikap fifti fifti v.s gibi bir çok kelime günlük hayatta kullanılıyor.Gençlerle azıcık konuşsak ya onlara kal geliyor ( ne demekse).Ya da fazla dinlemeyip çav diye kaçıveriyorlar.Nevzat Bey çok güzel ve yerinde kullanmışsınız kelimeleri ne sülüsten ne fecrden ne hüsün ne celi ne mecruh kelimelerinin kullanımından rahatsız olmadım.Sözlük lazımsa google amcamız var şükür bakar öğreniriz.Keşke biri şu google öztürkçe bir isim bulsa.Saygılarımla...