Okuduğunuz şiir 26.6.2011 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Gözlerim Talimgâhındır Artık
Dağlar tanıdık eteğinde mor işlemeli rüzgârlar fısıltıyla gelen eski zaman hatıraları kimin sokağından geçtiği belirsiz yaşamaklar tanıdık yaşanarak öğrenilen
yolların sesi yoktu ki haber versin ufukta büyüyen karanlıkları
yüzümüzde gezgin parıltılar vardı delişmen bir delikanlı gibiydi burnumuz ateşin sönmek bilmediği cüretkâr bir akşamdık belki oysa dağlar vardı göğe sarılan belimizde ebem kuşakları şarkılar vardı ırmakların dilinde dağılan
kimden geçtiysek herkes suçlu söylemediler masalların hayal olduğunu
ayağını yere sürtüyordu bulutun sancısı yağmuru susturmaya yelteniyorduk paçaları çamurlu iki ağaç vardı sırtımızda gövdesiyle övünen
annenden bahsediyordun yağmurlu bir gün kadar ıslak olan kirpiklerinden ve kürtajından gözbebeklerinin mutluluğu bir devrim gibi bilmesinden dişine takılan kavga artıklarından zamanın sırtına çaktığı kazıklardan kalbindeki düşen dolgulardan desenli bir Anadolu halısı gibi kıvrılan bakışlarından ve yazıklarından cümlelerini tıkayan annem diyordun annem babamın arka kapısı tahtaları gün be gün dökülmüştür numarasız sıradan bir sokak kapısı yalnızca benim çaldığım annem diyordun eski bir sazdı babamın elinde akordunu yapmayı bilmeyen babamın tellerini parmaklarındaki nasırla incittiği annem benim sonsuz müziğim
bir depremi karşılayan ev gibi korunaksızdı işte duvarlarını kerpiçle sıvardı babam kendi eliyle dökerdi boyalarını hasata can vermeyi seven kocaman elleri toprağı cilalamayı bilen hergün elleri goncayı okşamayı bilmezdi bu yüzden batakta açan ölü bir gül benzeri ve biraz da dört yapraklı yoncaydı annem
babamdır diyordun ah babamdır gölgesiyle zemheri sesinde mangal kömürü lekesi taşıyan bir çınarın yıkılmaz göğsü gibidir uyurken zararsız ve sevimli bir hayat ağacı uyanışı sinsi bir rüzgârdan çalınmış gibi tenleri okşayan akşam yelidir sanki babam fırtınasını doğaya bırakana dek
yastıkları okşadı yorgunluğunda dolunayda uluyan kurt seslerini okşadı camlardan sırıtan geceyi okşadı sigarasındaki nefesle sonra sabahları açık olan havayı keçi toynaklarıyla emzirilen patikaları köpeklerin dansını okşadı dans bilmeden ama beni hiç okşamadı annem hep söylendi içinden bense söylenmeye bile korktum
şimdi annem kadar korkarım hayattan babam kadar korkuncumdur kendime
ağla diyordum ağla annen gibi azgın bir şelalenin başında ağlamak küflerini dökmesidir insanın kalbindeki savaş zayiatlarını gömmesidir utancın uğradığı şey olmamalı ağlamak çocuklar ağlayarak büyür unutma ve utanarak utancını büyütebilir insan ağla diyordum dağlar tanıdık bu mor etekli rüzgâr bu eşsiz doğa gravürü her şey yağmurun kolunda halaya durmuş kimse rahatsız değil gözlerindeki hüzün sızıntılarından
çünkü kervanlar geçti buradan çok önceleri ölmüş canlı bedenler kadınlar geçti annelerin hikâyesinde adamlar geçti yiğit görünümlü babalar ozanlar dinlendi Ferhat’ı heybesinde taşıyan Şirin bir medhiye söylendi kulaktan kulağa
şimdi sen ağlamayı kazanç say nasılsa dağlar tanıdık yağmuru susturmaya da gücüm yok seni unutmaya da tut elimi ve bırakma ben anneni görüyorum gözlerinde ama sen babanı görme
gözlerim talimgâhındır artık!
-Bu şiir tamamen hayal ürünüdür, fakat bir gerçeğe yazılmıştır-
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Gözlerim Talimgâhındır Artık şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gözlerim Talimgâhındır Artık şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Değerli kalem; Şiiri defalarca okudum. Sertâser şiirdi. Hiç zorlanmadan akarsu gibi okuyanı alıp götürüyor. Benzetmeler betimlemeler çok güçlü. Şiir tahlilini zaten çok iyi yapan arkadaş var daha fazla yazmanın gereği yok. Benim kızdığım bir nokta var. Şiir yazanı bu kadar çok olan bir sitede bu kadar az yorum alması beni şu sonuca götürdü. Ya kıskançlık Ya şiiri anlayamama-bu düşük bir ihtimal çünkü öyle çok imgeye boğulmuş anlaşılamayacak sözcüklerle yüklü değil- Asıl sorun şu herhalde ''Al gülüm,ver gülüm'' meselesi. Bu şekilde edebiyata şiire hiçbir şekilde katkı sunulamaz.
Not:''Zahıyat'' sözcüğünü anlayamadım ''Zayiat'' mı olmalıydı acaba diye düşündüm. Bu kalem seçkin bir kalem.Edebiyatta yerini bulacaktır. Emeğinize sağlık. Tebrik ve saygılarımla.
Saptamanız doğrudur. Tamamen ''al gülüm, ver gülüm'' meselesidir şiirlerin az yorum alması. Siz bol yorum yazarsanız, bol yorum alırsınız. Kopyala yapıştır yapmak bile yeter aslında. Ben yapamadığım için de az yorum aldım hep. Gerçi çok fazla şiir okuyamıyorum, okuduğumda da çok az şiire yorum yapıyorum.
Çokm ince, sevindirici bir yorum yapmışsınız. Edebiyatta yer bulmak en büyük hedefimdir şiir sanatında. Zor ama güzel... İnşallah ulaşırız.
Zahiyat sözcüğünün yanlışlığı konusundaki uyarınız için de teşekkürler...Gözümden kaçmış. Hemen düzelttim.
Sizin gibi duyarlı şair ve okuyucuların varlığı, şiir sanatının gücüne güç katacaktır. Bunları şiirime olumlu yaklaştığınız için söylemiyorum, hak ediyorsunuz. Dilediğiniz zaman da acımasızca eleştirin.Beni uzun süredir okuyanlar eleştirilmekten kaçmadığımı ve kırılmadığımı da bilirler.
Tekrar tekrar teşekkürler... Şiir tadında dostluklara...
şiirde bir dize var ki belki cok siradan ama derin düsününce oturuyor icine
"annem, sonsuz müzigim benim"
oldukça farklı ve kolay rastlanılmayan imgeler yer alıyor diger siirlerinizde oldugu gibi, zorlama imgelemeler degiller hic biri oldukca ayakları yere basan güzel benzetmeler...
siiri okurken gunun siir secilmeliymis diye dusunurken yukarı baktigimda kurdeleyi gorunce sevindim : ) ve kendime güldüm
şimdi sen ağlamayı kazanç say nasılsa dağlar tanıdık yağmuru susturmaya da gücüm yok seni unutmaya da tut elimi ve bırakma ben anneni görüyorum gözlerinde ama sen babanı görme
gözlerim talimgâhındır artık!
Nevzat dost, yüreğiniz kaleminiz var olsun... Çok güzel bir şiirdi...Kutluyorum. Saygı ve sevgiyle birlikte.
Şiirin ilk girişinde inkîlapçı, siyasi bir hava sezdim.2.Bölüm konuşan diğer kişi 3- son bölümde anlatıcının teselli yüklü cevapları ile birlikte yer yer ilk bölümde tekrar edilen dize ve tema dokunuşuyla şiir tamamlanmış.
Diyaloğun olması güzel farklı bir yapı sunmasına rağmen hikaye ye çok yaslamış eseri. Her ne kadar şiirsel anlatım olmuş olsa da net imgeler olması, devrik dize kullanılmaması, benzetmelerin tam olarak yani bilindik sınırları içinde kullanılması da bu eser içindeki hikayeyi daha net kılmış.
Yine ; oysa, ama, çünkü, ve, bu, gibi , sonra, gibi edat ve bağlaçların sık kullanılması şiirin öz biçimini desteklemiş olmasına rağmen bence gereğinden fazla kullanılmış .Elbette bu benim kendi görüşüm.Doğruluğu tartışılır.Şiirin göreceğili tartışılamazken ben sadece samimi fikrimi paylaşayım istedim sayın hocam. Yanlış anlaşılmamayı umut ediyorum.Ki Eserlerinizi uzun zamandır takip eden ve bu yöndeki başarılarınızı bilen biriyim.Ali Ozan Emre Hocam' la da bir ara gıyâbınızda istişaerelerde bulunmuştum.Tersakanda da eserlerinizi takip ediyorum.
Bu küçük açıklamadan sonra tekrar şiire dönmek istiyorum müsadenizle,
Dizelerde olağanüstü bir rahatlık var.Yani sayın şairimiz ne ses ne de birbirini takip eden ( ilk dizede anlamı tamamlamayıp ikinci dizeye aktaran ) dizelerde böyle bir kaygı taşınmamış olması eserin akıcılık debisin yüksek kılmış.
Ama ; Yukardaki dizeler ne derece çarpmış ise aşağıda seçtiğim
" batakta açan ölü gül " ve " dört yapraklı yonca " benzetmeleri bir o kadar tanıdık geldi itiraf etmeden geçemem.
Şiirin başlığı ile son dizenin aynı oluşu yine en baştaki bölüm ile finalde temasal bağ kurulması eserin hem biçim, hem öz açısından bütünselliğini sağlamış.
Bir de hocam ; şu konuşma bölümlerini tırkan içine alsanız nasıl olur acaba diye düşünmeden edemedim.Orda bölüm ayrılmış biraz Hayrettin Hocamın kastettiği o sanırım, ben de aynı şekilde o bölümde anlamı derlemekte zorlandım. Ya bölümler birleştirilse ya da tırnak kullanılsa daha iyi olur kanısındayım. Hoş hiç bir noktalama kullanılmamış son dize haricinde bunu söylemek abes kaçıyor ama bilemiyorum orda cidden bir sallantı söz konusu.
Genel itibariyle baktığımızda her zamanki edebi kalitenin zirvesinde soluklanmış bir eser. Yetkin kaleminizi ve yazdıran yüreğinizi kalben kutlarım hocam.
Selam ve en derin hürmetlerimle.
Şükran AY tarafından 6/26/2011 9:43:40 AM zamanında düzenlenmiştir.
'Yetkin bir şairin yorumlarını okumak ayrıcalıktır' diye düşünmüşümdür hep. Doğru da düşünmüşüm. Şükran Ay Şiirinin kalitesi kadar şairin dışavurumsal duyarlılığı da ön planda...Bunu yaptığınız yorumdan okuyabiliyorum. Çok ama çok incesiniz. Yaptığınız yorumlarda,eleştirilerde kendimi,bazı şiirlere yaptığım eleştirleri gördüm. Çok ince, kırmayan, geliştirici yorumlar...Kırıcılığı değil, yapıcılığı merkezde bulunduran bir anlayış...kolay kolay şair olunmuyor,şair şiir yazmak kadar eleştiriyi de başarabilmeli...Okunası bir yorum, insanı katılmaya iten eleştiriler...
Şiire dönelim. Şükran hocam, eleştirilerinizin tümüne katılıyorum. Çünkü şiiri yazarken söylediğiniz aksak yönlerin, bölümlerin hepsinde duraksadım ve bilinçli olarak bıraktım o bölümleri. Bunun da sebepleri vardı. Birincisi, bu şiiri dün gece 1.00 de yazmaya başladım ve sanırım 03.30 civarında bitirdim, hızlı ve içimden geldiği gibi yazdım. Sadece sitede yayımlamak için...İddialı bir eser olmasını da istedim tabiki... Şiiri okuduğum da çok beğendim, sorunlu tarafları da gördüm fakat saatin çok geç olmasından dolayı elim düzeltmeye gitmedi.
Etkili dizelerin olması yanında klişelerin varlığından söz etmişsiniz. Kesinlikle doğrudur. İnsan bazen uzun soluklu şiirlerde tıkanır,itiraf etmek gerekirse ben de tıkandım o bölümde. Fakat, o iki klişe anne konusunu güçlendirip sonuca bağlayan şeylermiş gibi geldi bana şiiri yazarken. Biraz da beynim durdu tabiki...
Eleştirilerinizi dikkate alacağımı bilmenizi isterim. Bugün olmayabilir ama bu şiire yakın bir zaman da el atıp, düzenleyeceğim ve iyileştireceğim şiiri.
Emek ve incelik için sonsuz teşekkürler Şükran hocam...
Nevzat hocam, yer yer içinde temel insan problemi olsada, bu şiir yüzdeyüz bize ait bir şiir, senin bildiğin yakınmalarımdan uzakta yani. Nefesi, rengi, atmosferi..Ne gördüysek her şey inanılmaz tanıdık. İmgeler çok sağlam ve hepsi hayattan...Sadece senin şirin üzerinden bişey söylersem; altıncı bölümde şiir sanki biraz dağıldı ve yeniden topladı kendini, yani şiir orada azıcık sıkılığını kaybetti gibi..Ne kadar çok tanıdıktı anne...
Şiir hiç hesapta yokken ezilmiş bir annenin hikayesine götürdü beni. İyi de oldu. Eleştirdiğiniz bölüm dikkatimi çekti ve düzenleyeceğimi bilmenizi isterim.
ufukta büyüyen karanlıkları
uzun şiirlerde bütünlüğü ve akıcılığı korumak gerçekten zordur
şair bunu büyük ölçüde başarmış...
güne düşen emeği ve usta kalemi saygıyla kutluyorum