TÜY YA DA KANAT GİBİ
“ah uyan ah sevdiğim uyan, şimdi horozlar öter”
* * * dökülen tüyleri yerde bırakmadan seninle bu kuş kafesinin içinde hemen şimdi, sevişmeliyiz mutlaka özgürlük diye çırpınarak dökülen kanat tüyleri, yapışmalı sırtımıza aşk masallarının içinde saklı, çivi gibi direniş romanlarını okuyarak seninle bu kuş kafesi içinde, yürekleri saran zincirleri parçalayarak özgürlük adına, kırılan kanatlardan dökülen, bütün tüylerin anısına sevişmeliyiz mutlaka, sevişmeyi unutturmak isteyenlerin inadına… bir çocuğun uçurtmasına yoldaş olmak seninle bu kapıyı şimdi, omuz vurup açmalı ve kanatlanıp uçmalıyız yeryüzü göz alabildiğine kırlar ve biz bir uçurtmaya yoldaş olmalıyız en yüksekten selamlar göndermeliyiz, denize akan bütün ırmaklara yani bahar gibi yarınlara, uçurtma uçuran uçurtma renkli çocuklara selamlar göndermeliyiz, tuzaklardan ve ihanetlerden uzak, yalansız anıt gibi bulutlara değecek başımızla, en güzel yarınlara, sancısız… ve denizlerin dalgasında kanat sesi. . . seninle şimdi, bir kulaçta ayırmalıyız orta yerinden, bütün denizleri mücadeleye bayrak gibi boyayarak, sırılsıklam tuz kokan terlerimizi ve bir çocuk gelmeli arkamız sıra, ilk öğrendiği türküleri söyleyerek adımları asla tökezlemeden, hiç gözyaşı dökmeden, sadece gülerek beraber çıkalım dünyanın son kapısından, gökyüzü ne çok kanat sesi bu sonsuzluğa dikelim fidan gibi, kanatlardan dökülen bütün tüyleri… işte orman canımın içi, işte orman. . . Cevat Çeştepe Nazım’ın dediği gibi “bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” ama önce o kafesten çıkmalı, göklerde uçmalı, denizlere akmalı, horozlar ötmeden…. |