Ölüme Evlatlık Aşka Ev Sahibibahçeli bir çığlığın gecesi sana bakışlarımın anlamsılığı ağaçlar ve ağaç dalları çıplak toprağın çamuru ve kendisi tümden griye ve kurşunîye teslim ayaklarımın koltuk değneğiydin intihar öncemin son mektubu sandığım yağmur yağınca koşardım peşine hiç gelmeyecek zamanımızın bizim zamanımızın zaman hiçbir zaman bizim zamanımız olmayacak biz zamanın zamanı yokluğun ve boşluğun yetimhanesiyiz biz sıradışı ayrılığımıza gülmeyi öğretmeye çabalayan ne diyeceğimi unutmamdır şiir ölüm sensiz beni ancak evlatlık alınca kanımdaki *leşmeyi susmak da anlatamaz ve bir kuş ölüsünü gömer gibi yapmaktır seni unutmaya çalışmak senden öte gözlerin var sonra gözlerinden öte bakışlarındaki sadelik... sırtımı yasladığım ormanın tek çiçeğisin sen arkadaşlarımdan ayrıldığım andaki hüznün tek serin gölgesi giderken aldığın maceramın yanına koy gülüşünü ağlamaklarınsa kirli yokluğunda kalsın sendeki ömrümün üvey sevişmelerindeki tek doğruyum ben tanımadığın yüreğinin öz bilinmeziyim ölüme evlatlık aşka ev sahibi... sensizliğe başlamak inanmaya inanmamaktır inanmamaya inanmak saçlarım kimsesizken kırmasaydın oyuncaklarımı bilmezdim sensizliği dikenleri çoğalmazdı yıldızların sabah korkulu öğrendiğim bütün kapı aralıklarının sarı akşamlıklarında herkesin sen sandığı umut ve mutluluktu ölümün mezesi sota bir alalıkta yağmur nağmeliyken gözyaşlarım üşüdüğünü anlamak hissetmek gibi ve daha sensizliğim bitmeden başlar çoğul bir yalanın tekil acısı sensizlik harici her şey anılaşır kendini bilmez mevsimler önüne geçmeye çalışır sesinin ve gülüşlerinin oysa biz boşluğun ve yokluğun yetimhanesiyiz dünya bizim yetimhanemiz üstümüze konamaz hiçbir an sanılan ansızız ölüm sensiz beni ancak evlatlık alınca öz gerekçesiyim her nevi acının acının korktuğu yalnızlığın bedeni konuş nolur hiçbir acıyı acıtma tanısın baharı kirpiklerime doluşan sır suları birlikte oturalım sofrasına ayrılığın ayrılığımızı paylaşalım ansızız... Kağan İşçen |