Sis
sisme
konuşmadan susma Bir sis denizle gök arasında sis içinde bir deniziz biz gök ve deniz barışığız Ne zaman pencereden dışarı baksam göremiyorum diye seni kayalara tırmanıyorsun sarmaşık dallarındayız deniz ve gökyüzü ve sis pus her şey bu deniz bu dere kusuyor seni bende Yine de parlak güneş ışığı dışında havada garip bir merak ama sise alışkın ufukta inatçı bir duman, bir siyah ki içimden artan ezilmiş ağırlığının altında yerin bütün tablolarda sisli bir yanlızlıksın iki şehri var sisin, biri sen, biri deniz bir vadide yanlızız birinin dumanı üstünde yağmur biri çöken siste uykusuz sisten kavuşamuyor gözlerimiz ellerimiz yanlız ipine un serdik sevdanın dibinde çınar hasretle kavuşamamanın incinmiş renginde tepelerden eğirdigim bir kilim elimde yalnızlığın kumaşındaki ses Sesimi ayrılıklardan aldım adımı rüzgar koydu babam ölürken gibisi siste gerisi nakarat bir sis gibi kaldım hayatta elimde bir yangın Soluğumla ittim sisini güneşin bir kül gibi savruldu ömrüm Arkadan kalansa sis Hep dikine yaşamaktan yorgun Yan gelipte yatabilmekte imkansızsa Bir karede sıkışıp kalınca insan Aşamıyorsada kendini Elinde bir mumda kalmamışsa Bari rüzgara küfür et |