böğürtlenHep yeni ağrılarım Bağrına bıçaklar saplanmış Yetermi savaş Tanrıların ikinci sınıf yolculuklarım her gece kapımı çalan ölüm kavuşmaya adanmış Türkü toplayacağım Erciyes dağından yollara alışmış ayaklarım Tanrı dağlarındaki tapınak Gül yüzlü nazlı yapıncak içimi karanlıklara kazmasana Bir umut ki maviye adaklı Ayakların bağrına çivilide olsa Bir ada var içimin en yeşil yerine gizli hayat umuda mayalı Saf metalden kafesim bir baş ki göğe yakın olmalı ama barbar ama şüpheli takılarında gizli nazar boncuksuz hayat işlemeli gözyaşların yollar çizeceğim kanatlarına göğün yollarım dalgalı denizlerde bogulmayacağız asla Ufukta sallanıyor gemiler Bir Vals ki şarapta dinlenir Gül kokulu dudakların bûsede kararlı yollar dereleri yakın eder denize hayatki durgun derede gizlene bütün yollar adaklı Gümüş ay ışığını toplamak için ciğerimi içen sigara kara sevdalı topuklarının altında ezilmeye kararlı Tanrılar muzaffer sende Bir canavar umutki nefret ve kana alışmış Yolu, mumdan düşüncelere karışmış hep yangın gözlerle bakışmış Fırtınada dinecekken Buharlara alışmış Meryem ana görevini teslim ederken sana barbarlaşmış aşk bende umuttan gözleri kararmış perde bir karakışki sanki damarımda eylülü bıçaklamış katil oysa duyarsız sakin hala bütün zamanları katletmek sende aylardan sen, günlerden sen içimde bir böğürtlen Kar yağarken bir yanıma Bir yanım gök kubbede suskun hala Uzun hava ağıtlı Dökülüyor bulvarlara bir karlı hava Sarılıyor soğuklara böğrüne bıçak saplanmışcasına dudaklarının mühründe hüküm sürer sevda ve kan can verirken hayata güneşli saçlarım yola çıkıyorum sana |
dudaklarının mühründe hüküm sürer sevda
ve kan can verirken hayata
güneşli saçlarım
yola çıkıyorum sana
güzeldi çok güzel saygımla ve dualarımla