Nedamet değil, sevdiğim sitemim Kalbimin düştüğü karanlık uçurumların bir kurşuni ufukta kasvetli bir dünya korku ve küfür gecesinin gezdiği bir denizde; sessizce salınırken riyam yıkıldı kaçak yapılarım demirden, tuğladan, insanlıktan çalmalarım diğerlerinin hepsi kaçamak rakı tek nikahlı karım !
altı aydır ıssız gezinen bir güneş üstümüzde, Ve diğer altı ayı toprağın gecesinde geçiren kutuplar kadar çıplak bir ülkeyim ne hayvan, ne dere, nede yeşildeyim
Oysa daha korkunç ne olabilirki dünyada Güneşin buzlu soğuk zulmünden Ve bu sonsuz gecede antik bir trajedi canlanır gıpta ediyorum en vahşi hayvanlara ki naif bir uykuya dalabiliyorlar zamanın çatısının çivileri yavaşça çıkarken Sis ve yağmurda boguluyor gözlerim Ve sen çalmaktasın hala kamyondan Çimentodan, demirden, battaniyeden
en son kış, çamura bulanmış sonbahar, uyuyan hareketsiz sezonlara methiyeler hazırlıyorum simdi dolanır beynime sıcacık bir şal Bir puslu kefen belli belirsiz bir mezar
Soğuk güney rüzgarının oyun alanı bu nazar Uzun boğuk geceler boyunca paslanan kibleler, Ilık bir canlanmada ruhumda yeniden bir kuzgun kanadını genişçe açarken düşüyor hissi içime yenik bir baharın
Hiçbir şey cenaze dolu bir yürek kadar dingin ve sükûn Ve ilk bitki soyundan bu yana kadar uzun O soluk mevsimler, iklimlerin en güzeli çayirmelikesi, saraypatisi
soluk gölgelerimizin ebedi yüzü, eger yanlızca aysız bir gecede iki kişiyse kaçak olarak uyutmaktadır ağrısını ayakta ikiz aynalarda gördüğü bir derin yatakta
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Soğuk şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Soğuk şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
en son kış, çamura bulanmış sonbahar, uyuyan hareketsiz sezonlara methiyeler hazırlıyorum simdi dolanır beynime sıcacık bir şal Bir puslu kefen belli belirsiz bir mezar
"Oysa daha korkunç ne olabilirki dünyada Güneşin buzlu soğuk zulmünden Ve bu sonsuz gecede antik bir trajedi canlanır gıpta ediyorum en vahşi hayvanlara ki naif bir uykuya dalabiliyorlar zamanın çatısının çivileri yavaşça çıkarken Sis ve yağmurda boguluyor gözlerim Ve sen çalmaktasın hala kamyondan Çimentodan, demirden, battaniyeden
en son kış, çamura bulanmış sonbahar, uyuyan hareketsiz sezonlara methiyeler hazırlıyorum simdi dolanır beynime sıcacık bir şal Bir puslu kefen belli belirsiz bir mezar"
Üstad bir şiir daha nasıl yazılabilir ki.Mükemmelsin.Eksiksiz.Çok beğendim çok.Belkide düşüncelerin bana yatkın.Belkide ondan.Gönlüne sağlık.