Pusuya Düşerdi Zaman
yanıldığımız akşamların bir başınalığı
aydınlığa uzak saatlerde çökerdi üstümüze keskin konuşurduk soytarılığı uzun uzadıya aramız açılırdı doğmamışlığımızla at başı hayat sularında bir resmi olurdu yaşanmışlığın yaramazlığı tutardı sakinliğin pür telaş havalanır kanatlarımız bir şey kalmazdı geriye sıkılırdı hayattan uçurtmanın gökte salınışı duruşlu gömleğimiz kapakları çiğ yemiş gözlerimizin bekleyiş ağaçları ağlarını örerdi şarkı söyleyişimize yol kıyıları da susar pusuya düşerdi zaman akıntısızlık uzun uzadıya yüreğimizde kan kırılırdı kan kırılırdı pusuya düşerdi zaman hiçbir şehirden hayır gelmez öğle güneşinin kapanına kısılırdı kemanımız sustalı gibi açılırdı önümüzde yarım yamalaklığımızın karşı sahil ışıkları alfabesi varoş evleridir sevişmek isteğimizin bitmek bilmez aynı adımlara nasip olmak mahalle aralarında hangi kahvehaneye sorsan birbiriyle bitişik karışık eğilip bükülmezliğimizin acıları demlenirdi sonsuz birikimli bir acıyla... kağan işçen |
uçurtmanın gökte salınışı duruşlu gömleğimiz
kapakları çiğ yemiş gözlerimizin bekleyiş ağaçları
ağlarını örerdi şarkı söyleyişimize
yol kıyıları da susar
pusuya düşerdi zaman
akıntısızlık uzun uzadıya
yüreğimizde kan kırılırdı
kan kırılırdı
pusuya düşerdi zaman
çok beğendim...
özellikle bu kısmı...
zamanı pusuya düşürmek gerek çoğu zaman... o bizi pusuya düşürmeden...
saygılar...