sen giderdin
gitmelere sevdalı sen
yalnızlık çemberine ittin beni sen ki kirpiklerime yağmurlar asan hoyratsı kadın beni kattığın rüzgarların elzem eşiğindeyim savruk yüreğimin koynuna düşmüş cemalin saçlarını taradığın ayna, hayalin ve cam kırıklarında parmak izim ahengine boyun eğmiş çiğdemler misali yorgun bir ezel ateşinde dövülmüş nefretin içine çektin beni oysa ben, sana her baktığımda bir azem görürdüm gamzeler boyu cemaline çizilmiş narin bir bakışla kirpiklerimin arasına soluksuz beni iterdin ben ki, göğsüne dekolte bir sevda tutkunu başımı masumca öne eğerdim sen giderdin ardından şehrin koynuna kefensiz düşerdim bulanık bakışlarımın arasına düşen hayaline uzanarak lisanımın esrik lehçesiyle seni söylerdim oysa bilmeliydin kırk yıldır aynı deli, yakası sökük bu serseri seni hep severdi… |