HUZURUN ELLERİErken inen bir akşamda doğmayacak bir sabahı kucaklayarak, yitirdiklerini katıp ardına yitirilen oluyorsun yine. İşte o zaman, içerden içeri büyüyen bu yalnızlık dört mevsime, saatlere bölünen bu yalnızlık, tevekkülle çekilir gelir sana. Gitmek için yerlerde vardır, bahanen de; fakat neyi değiştirir bu senle götüreceksen , ömründe çürüyen bu umut harelerini. Evlerin damları beyaz, yollarda parça parça ayak izleri; sessizliğin içinde puslu bir sokak uzanır kalır önünde, yok hiçbir yerde seni sarıcak huzurun elleri. Çünkü ardında biriken enkaz önüne geçer sert esen bir rüzgarda; hislerin ve sözcüklerin ardındadır özümsediklerin, sen söylemesende o çıkıp söyler belki, o işte, öyle biri; seni sarmayacak huzurun elleri... |