3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
4990
Okunma
doğruldu ali haydar,
baktı puslu dağların yücesine,
kuşatılış, sarılmış
dört bir yan.
ölüm gelmedi bile aklına,
sonrasızlık,
pişmanlık,
hiç olmamıştı ki
ömründe.
ve sıkıyordu itler,
yağmur gibi delicesine,
dağlar uğulduyordu,
kurşunlar peşi sıra
saplandı sonunda
23 yaşındaki gence.
herşey bir serüvenin düşüyle başladı,
eşit ve özgür bir dünya hayaliyle,
sonrası kar, sonrası dağ,
ve ölümünde böylesi yakışırdı partizana.
ibrahim yaralı,
tırnaklarıyla doğruldu
yardı ablukayı.
bir ihbar, bir kancık uşak
yakalattı onu.
yürüdü ibrahim,
yarasından kan sızarak,
ayakları çıplak,
karın soğuna basarak.
ve devrimci inancı
düşamana kurşuncasına sıkarak.
yürüdü korkusuzca
düşmanın sevincini kursağında boğarak
ve ayakları çıplak...
diyarbakır cezaevi
direniş evi oldu tam 4 ay.
tam 4 ay sordular,
tam 4 ay sustu ibrahim,
sustu diyarbakır.
18’inde mayısın bir daha sustu...
sonra paramparça ettiler,
çaresizlikten, korkudan...
katlettiler onu.
pişmanlık yoktu,
korku yoktu,
yalnızca bir söz
anlatabilirdi bunu;
"Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor;
belki biz olmayacağız ama bu çelik aldığı suyu unutmayacak"
5.0
100% (2)