ADI ÇİĞDEM
ilkbaharla seyrelerek geldi,
çocukça sevinç ve merakla, yeni umutlarla taradı saçlarını ısındı yüreği kara sularıma, bahar sonrası yazdı sarışınlığı adı çiğdem... gündönümü şafaklar getirir kaygısızca soluğunu, ben nicedir suskunluk büyütür yalnızlık ekerdim kuytularda, yurtsuzdu bakışları suskunluğumda, körleştik anlamadan adı çiğdem... kamburu çıkmıştı şimdiden yaşanmışlıkların, acısı derinde birçok aşkın izlerini silmeye çalışıyorduk ikimizde. ne nihayet ellerimiz değmesin birbirine yırtılıp, kırılacaktık sevincimizde, o bunu görmüyordu yinede adı çiğdem... beyazlığı nasıldı hâlâ hatırlarım, yüzünden okunurdu saflığı yaşamının, korkusuz bir bedenle gelmişti -tutamadım. bulaşıcaktı berraklığına katranlaşan kanım, oydu sonrası korkum ve pişmanlığım o bunu bilmiyordu adı çiğdem... geçti zaman, geldi zaman, acılarla büyüttüm kuytularda yüreğimi, çığlığımı saldım geçen günlerden geç kalınmış bir aşkın külleri savruldu yerinden, döndüremedim ne yaptıysam zamanı yeniden, ömrümce bekleyeceğim o kızın adı çiğdem... |
acılarla büyüttüm kuytularda yüreğimi,
çığlığımı saldım geçen günlerden
geç kalınmış bir aşkın külleri savruldu yerinden,
döndüremedim ne yaptıysam zamanı yeniden,
ömrümce bekleyeceğim o kızın
adı çiğdem...
zamana hükmedebilseydik bu güzel şiir olmazdı sanırım ..
acıların görünen yüzlerini farklı gözlerle görebilmek ümidiyle, kaleminiz daim olsun..