1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
946
Okunma
karabasan gibi bir eksiliş yine ağızda
harbe hazırlanmış yine efkar kafdağına
azığı aklında
aklı uzakta bir yiğit
devrana destanlar kesiyor uçsuz bucaksız
biliyor
hiç bir nefes kesmez
vurulmadıkça alnından hasret
biliyor
kavak suyu öpmeden uzamaz
esaret özlemi dizmedikçe kurşuna
hayalden öte cebe girmez bir şey
karşılıksız para basmak gibi
bir hayaldir sadece
görüntüden öte zenginleştirmez...!
rahvan atlarla yarışırken rüyalarda
cep delik cepken delik hoyratça
kükreyerek bir aslan esiyor poyrazdan
ve bir ceylan kokusu hakim havada
süzülüyor alnı gergin iki yoksul kaş
çatışıyor önüne kim çıkarsa
ki; ortalık toz duman
sebep mi ?
yok!
sebep,
yok/sun/luk zaten...!
özlemek zaptetmiyor artık
ki; kudurdu delilikler
faydasız artık
ne fallar ne de dumansı üzerlikler
zamana direnen ayaklar kireçlenmiş
uğramıyor ulaklar kapalı gözlere gece vakti
boynunda ayrılık tutulması kadar lanet bir kahır
dinmiyor
ve ölüyor koca aslan ceylana ilk dokunuşta
uyanıyor...
oysa çok belli
tükenmeden bu esaret müptelalığı
ne fırtına diner ne de ceylan kokulu rüzgarlar
özlem zırhlı tükenmez hasret
yüklendikçe yüklemsiz tümcelere
çıkıyor hırs kınından
daha bir baş koyuyor örse bileye
bitsin değil aslında amaç
ya özne otursun yüklemine
ya da....
ama biliyor;
bazı şeyler istemekle bitmiyor
bazı şeylerin bitmesini istemek yetmiyor...!
alamet_i farika: sevmek
marka :özleme yenik hasret
yani;
ya sevda başa
ya bire iki Karaca Ahmet...!
ToprağınSesi
...