Okuduğunuz şiir 29.1.2010 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Ejderha
çocuk kalmayı özledik güneşimizin gözünü oyanların ışığımıza göz koyanların bakışlarını, sapanımızla avlamak için sığınıp ulu yara/kudretinden güç alarak...
Hiroşima...
ilikleri dondu cümle alemin, yer kürenin çatlayan damarıydı Hiroşima elinin değdiği yerden kan sıçratıyordu ejderha başlı demokrasi(!) felaketlerle sonuçlanan katliamların ucuna yenisi ekleniyordu gizli-saklı tutuldu vahşeti ‘’küçük’’ bir ‘’çocuk’’ denildi adına günahını masum göstermekti gayesi, ayıbı ayıpla besledi deyyus Fukuoka’ya düşen ‘’şişman adam’’ ın marifeti ile...
felç oldu dizleri tarihin, sızladı kemikleri, erirken ilikleri günden güne mevsimler yas içinde, gül bitmeyen topraklara ağladı zaman...
Halepçe…
kıyamet gününe değildi dağların ağlayışı ömrüne zehir yağdırılan bir halkın yıkılışınaydı utandı turnalar, ölüme atılan zılgıtlar yükselirken gökyüzüne sarardı insanlığın yüz akı, çoluk-çocuk katledilirken...
vicdanını kenef çukuruna attı ömür kemiren mahluk mahcup oldu toprak, öfkesini kusarak suratına kendisini ilahlaştıran celladın emriyle karardı yıldızların, su ile öpüştüğü yer…
Felluce...
önce duyguları talan edildi, sonra coğrafyaları yağmalandı medeniyet satan nutuklar atmaktı alçaklaşan sesin işi-gücü beraberinde getirdiği cephaneleri gülerek gösterdi dünyaya yaratana kalkan avuçların içinde vurdular, dilin ucundaki duayı başlarına yıkıp kutsal mabedi, sere-serpe bıraktılar kanlar içinde kılı kımıldamayan namussuzların eline mi emanet edilmişti barış ki; kurşuna dizilen halkların hesabını sormaktan aciz ve çaresizdiler...
seyre daldı ne güzel(!) cümbüşün tellerine vuran eller hiçbir şey olmamış gibi dönmeye devam etti devran erliğinden dönen puşt ile birlikte...
Gazze...
kıyama dururken yığıldı, yüzükoyun yere kapaklanarak alnı ayetlerini içiyordu kitabın, kitapsızların nefretine hedef olurken umarsız gözlerin önünde parçalanan bedenler de ne ki onun için imanına uzatılan dil, inancına sıkılan mermiydi ağrına giden...
ya HU di’ye yumruklarını sıktı kundaktaki bebek büyüyünce dişlerinin arasında öğütecekti var gücüyle zulme ayna tutanları da, aynada zulmü süsleyenleri de...
- kaç kişi kaldık, kaç kişi varız
yalın ayak ateşlerde yürüyen çocuklara kalbinden çarık yapacak...-
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ejderha şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ejderha şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Zulmün her türlüsünün Allah belasını versin.Doğu Türkistandaki uyğur Türklerine yapılan zulmüde şiirinizde görmek isterdim. Ginede Allah razı olsun sizden,zulme başkaldırınızı yürekten alkışlıyorum. Sayğılarımla.
cömert insanlığın iflas ettiği coğrafyayı getirmişsin gözlerimize ne çok unutuyoruz acıları ne çok yutuyoruz bu aralar çok düşünüyorum insan dışında bir adı olmalı bu ejderhaların...ejderhalar bile kendi yaşantılarında bunlardan kat be kat masumdular...vurdun beni yazamıyorum toparlayamıyorum dağıttın şiirle nasıl bir yürek bu mangal yüreklim her yiğidin harcı değildir acıya böyle ses olabilmek...hep yaz olur mu
nasıl olduda ben sizi fark edemedim üstad ben nerden bilebilirdim şiir şöleni burada .Bir derya var şiir adına sanırım bütün şiirlerinizden alamıyacağım gözümü kutluyorum sizi harkulade bir istiridye bulmuş kadar sevinçliyim
MENDİLİMİZ NE ZAMAN KURUDU Kİ? YAŞ VE KAN KOKUSU BURNUMUZU HER DAİM OKŞAMAKTA,HUNHARCA DAWRANDIKÇA ZAMANA VE İNSANA DAHA DA KANAYACAK MENDİL...YÜREK SUSMASIN,YAZAN KALEM VAROLSUN...SAYGIMLA...
Müthiş bir finaldi Cömert Usta... Kalbinden çarık yapacak kaç kişi? Sorgulama tüyler ürpertici
"hiçbir şey olmamış gibi dönmeye devam etti devran"........... edecek, yine dönmeye devam edecek
güneşi fethedemeden çocuklarımız bir bir yere düşmeye barışa soyunan çirkeflerin ellerinden ölüm içmeye demokrasi zılgıtları çekenlerin ellerinde telef olmaya ya da özgürlük çığırtkanlarının ilk hedefleri olmaya......
bu devranın yazgısı bu şimdilerde bir adem oğlu yok "DUR!" diyebilecek bu lağım kokan nefeslere....
-----------------------------------------
TEBRİKLER USTA, SONSUZ KERE SANA YAKIŞTIĞINCA DİMDİK, ASİL BİR ŞİİRDİ......... SAYGILARIMLA.....
kıyamet gününe değildi dağların ağlayışı ömrüne zehir yağdırılan bir halkın yıkılışınaydı utandı turnalar, ölüme atılan zılgıtlar yükselirken gökyüzüne sarardı insanlığın yüz akı, çoluk-çocuk katledilirken...
vicdanını kenef çukuruna attı ömür kemiren mahluk mahcup oldu toprak, öfkesini kusarak suratına kendisini ilahlaştıran celladın emriyle karardı yıldızların, su ile öpüştüğü yer…
ben acemi bir çaylağım.. sesim değmez güneşin değdiği yere.. cümleler sahibini bulmuş.. yağmış şiir benden önce..
artık halk dedik kalk dedik.. zulmun kimliğine şiirle kustuk.. artık yan dedik.. kül dedik.. ellerinden mpmeye geldik.. ustam.. üstadım!!!
ilikleri dondu cümle alemin, yer kürenin çatlayan damarıydı Hiroşima elinin değdiği yerden kan sıçratıyordu ejderha başlı demokrasi(!) felaketlerle sonuçlanan katliamların ucuna yenisi ekleniyordu gizli-saklı tutuldu vahşeti ‘’küçük’’ bir ‘’çocuk’’ denildi adına günahını masum göstermekti gayesi, ayıbı ayıpla besledi deyyus Fukuoka’ya düşen ‘’şişman adam’’ ın marifeti ile...
önce duyguları talan edildi, sonra coğrafyaları yağmalandı medeniyet satan nutuklar atmaktı alçaklaşan sesin işi-gücü beraberinde getirdiği cephaneleri gülerek gösterdi dünyaya yaratana kalkan avuçların içinde vurdular, dilin ucundaki duayı başlarına yıkıp kutsal mabedi, sere-serpe bıraktılar kanlar içinde kılı kımıldamayan namussuzların eline mi emanet edilmişti barış ki; kurşuna dizilen halkların hesabını sormaktan aciz ve çaresizdiler...
Tebrikler dost kalem ellerinize sağlık, adı farklıda olsa özü sömürü, ne insanlık nede medeniyet gerçeği, yaşanan zulümlerin son bulması dileği ile saygı ve selamlar.
her çocuğun bir annesi vede babası var o halde binlerce yürek var çocuklara yürekten çarık dikecek binler var yalın ayak yüreyecek dikenlerin üstünde ...vede binlerce kalem var seslenecek bunlardan birini şu anda okudum bu dizeleri kaynattığın o yüreğe sağlık
Ölüm bile yorulur, gökyüzü sınırını çizerken. Bir kuş yiterken nereye gideceğini bilir. Ama içimizi közle çizerek intifada koyuyorlar adımızı, istesekte istemezsekte. Ve yumrukluyorlar yorulmadan ölümün kapısını.
Bütün bulutlara kan sıçrarken, erkenden göçtü işte kuşlar.
Dumanlı akşamlardan yapışkan bir karanlık akıyor yanaklarından, eskiden sana yakışmazken ağlamak. Şimdi her sardığımız yaranın kıyısında yas ayini, kurbanlar çoğalıyor takviminde. Pusarık şaşkınlıkların buğusu kaplıyor esmerliğimizi. Ve tarihin tuvalinde elinde karanfil taşırken, kanı çiçeğinin rengine karışan bahtsızlığa reva görülen bedenler. İtildikçe kakılan, çiğnenen kelimelerin sancısında yakılan karanfiller.
Karanfiller yanar mı? Anlamamak diye bir şey yok.
Sen anlatırken usanmadan, inatla dinlemiyorlar seni. Ve acına umut aşılayıp yere bakan göğü bile teselli ederken, sesin, sende sana, dürüstlüğünün pınarına dönüşüyor.
şiire verdiğin emek ve getirdiğin ses için teşekkür ediyorum kardeşim tebrikler ve sevgiler güzel yüreğine
Selam olsun şiir’in nefesini tutup da şair kimliğini kendine örtü eden Kalem’e.
Küçük kız bilir misiniz Yılmaz Ağabey ; hani kötü bir felaket olduğu vakit gözleri korkarak ve de ağlayarak bakar semaya işte ona benziyorum şu dakika.
Özellikle de noktalandığı sanılan aksine yeni başlayan bölümünde sarsıldım şiir’in :
- kaç kişi kaldık, kaç kişi varız yalın ayak ateşlerde yürüyen çocuklara kalbinden çarık yapacak...-
Kaçlıkta da değil aklım acaba böyle niyetli olarak insan zerresi var mıdır ya da bu da değil ;
“kalbini yarıp da içindeki Işık’ı gören var mıdır”
hepimiz biliyoruz ki peygamberler de bizdendiler o halde onların sahip olduklarından bizde de vardır bir miskal olsa da “ Allah’ın sabrından bir damlanın olduğu gibi…”
İşte diyor ki kalem bize;
“ Kalbi uyuttuğunuz yeter ! Uyanın ki sanmayın zulme yatıp ömür öyle sefayla biter..”
Ve böyle dersimi alıp da başlıyorum şiire. Dün ilk okuduğum vakit yine böyle irkilmiştim ama çok güçsüzümdür ki kaçtım hemen hoş bize yakışmaz bilirim ama yürek yürekliden korkar ya o bakıma.
Şu sayılan afetleri düşününce aklıma sadece çocuklar düşer. Gazze, Felluce , Halepçe…Bu harfleri yazmak dahi canımı nasıl yakıyor mümkünü yok ifadesini buraya dökebileyim. Harfler farklı belki ama söylerken dökülen kan aynı ; aynı halde yırtılıyor çığlıklar ve aynı halde bağırıyorlar:
“ KÜFRÜN UŞAKLARIYIZ DİYE KENDİLERİNİ ÇOK BİLEN HİÇLER”..
Toprak kavgaları mı duyuluyor, bazı insanlar fazla mı geliyor tapusu bizim dedikleri yerlerde buna binaen hakkımızı istiyoruz mu diyorlar “ eyvallah” . Yaradan değil mi cümle cihan sahibi, onun değil mi her yer ve herkes, o zaman bunların hektarlar için yaktıklarını bir d genişe vurup düşünürsek :
“ kırk kıyamet paklamaz ziftimizi !!! ”
Ve bilmiyorlar ki üstlerine yağacak kıyamet damla nefesleri yakan baruttan çok daha ağır olacak. Hakk biliriz de hak söyleriz ; insan adını kirlenmeden öğrenenlerdeniz evelAllah…
Yemin olsun ki okudukça saçlarımdan asılmış gibi titriyor bedenim ; bu neydi böyle…
Gazze – Filistin – Ah V… !!!
Öyle güzel söylemişsiniz ki biraz daha dursam ağlayacağım ve kalemin şiir duruşu öyle güzel ki taşsa taş gülse gül ; daimini yaradan kuvvetle sağlasın . Bilmeliler, bilmeliler nasıl gidiyor dünya yıllar sonrasına: artık oturup Osmanlı vaktine, Hitler bilmem nesine ağlayacak kuvvet yok ve öyle ki tarih kendini çiftleye çiftleye yol alıyor . Ve sanırım sanılıyor ki tarih tekerrürden ibarettir . Zor tarih tekrarından ibarettir ! Hatalar tekrardan ibarettir ve Rabb – i âlemin sustuğunu mu düşünüyorlar “ kitaba yan gözle bakanın sonu neresi bilemezken dil , el uzatmanın sonunu nereden bilsinler.” Acıyorum !!!
Daha fazla konuşmak kalemimi kıracak , elim üşüyor.
Şiirde şiir görmek okura verilebilecek en mühim armağan iken burada hakkı şiirde hakla göstermenin adına armağan üstü bir şey denmeli. Ne ecdada ihanet var ne de ecdad olacağı yılların sonraki nesline. Bu ışık hep sürülsün kaleminize ve biz de şiir yok diye ağlamayalım avuç içine.
Yer gök, hatta su tepeden tıranağa cesede keser mi; kesermiş..
Nagazaki'den Halepçe'ye ordan Gazze'ye nasıl gelindi..
Ezilen halkların ve ulusların; insanların kaderi benzer olaylardan geçer. Bireylerinin kaderi benzediğinden midir yoksa toplumlarının kaderi benzer olduğundan mı bilinmez aynı şekilde saldırıya uğrar, aynı silahlarla öldürülür, benzer ağıtlarla gömülürler..
Düşünsenize, saçları tutuşup havaya savrularak ölen Hiroşima'lı kız ile daha yirmi günlük olan Halepçe'li bebeğin kaderini..Kaderini diyorum kimse yanılmasın lütfen; ilahi kaderin yanısıra beşeri bir kader taslağından da söz ediyorum aslında. Yaratıcının dünya için planları olduğu gibi, tanrıcılık oynamak isteyen kulların da dünyaya ve insanlara dair düşünceleri vardır; işte sözü edilen coğarfyalarda, hatta Moro'da, Eritre'de Filipinler'de Afganistan'da, Bosna'da, Çeçenistan'da ve daha adını sayabileceğimiz onlarca coğrafyada dumanların yükseliyor oluşu; ölümlerin ve ağıtların iç içe geçmiş olması, fakiliğin kader sayıldığı bir dünyada, plansız, programsız bir yaşamdan söz edilbilir mi..Emperyal oyunların semersidir bunlar diyerek bilinen, hepimizin bildiği cümleler sarfetmemizin anlamı da yok ama şiir anımsattı diye ağlaşmanın yeridir işte..
Eöperyalist tekeller devletleri paylaşmak için zaman zaman karşı karşıya gelebilirler ama asıl acı olan bu zulmü, maşalarını ve işbirlikçi ajanlarını kullanarak uygularlar..Halepçe'den söz ediyorum evet.. Bir yandan silah satıyorlar kardeşlere bir yandan da birini diğerinin üzerine salıyorlar..
Doymuyorlar;
Halepçe'de resmi kayıtlar otuz beş bin ölü diyor, gayrı resmi elli binden fazla.. ama kan içiciler doymuyor, Irak-İran diyor öte yandan Siyonizm Ortadoğu'ya iyice yerleştiriliyor nifak ve zulüm tohumu misali..
Silahlar susacak nasıl olsa İran-Irak arasında ama savaş ve kaso devam etmeli; Siyonizme geliyor sıra..
Ve böylece sürüp gidiyor hayat, heyhat..
Şairin son sözleri mıh gibi; "kaç kişi kaldık, kaç kişi varız" evet çok kişi kalmışız ama var olanımızın sayısı az sanırım..
Şair statik toplumları harekete geçiren kuvvet olmalı zaten..
ya HU di’ye yumruklarını sıktı kundaktaki bebek büyüyünce dişlerinin arasında öğütecekti var gücüyle zulme ayna tutanları da, aynada zulmü süsleyenleri de...
- kaç kişi kaldık, kaç kişi varız yalın ayak ateşlerde yürüyen çocuklara kalbinden çarık yapacak...-
MERAK ETMEYİN...EVVELALLAH KALANLAR SAĞLAM ADAMLAR,
O katliamlar şeytanın inanlar üzerinde hiçte azımsanmayacak kadar güçlü bir erkisi olduğunu gösteriyor bize. O katliamlar ki insan olan insana ,bunları yapanlara bakıp insanalığından utandırıyor. Öldürülenin vatanı yurdu olmaz.Sana daha çok üzüldüm mantığı mı var.Giden hep bizden bir insanalık değil mi? Öldüren öldürmeye meyletmişse öldürdüğü Halpçe deki ya da Felluce de ki olamsa yine öldürecek.Öldürülen insan yok olan insanlık.
Halepçe de katilama katılmaya zorlanan ve ne yaptıklarının sonradan farkına varan,elinen bi şey gelmeyen ve bunun acısını yaşayan Iraklı birini tanıdım bundan 12-13 yıl önce.
kıyamet gününe değildi dağların ağlayışı ömrüne zehir yağdırılan bir halkın yıkılışınaydı utandı turnalar, ölüme atılan zılgıtlar yükselirken gökyüzüne sarardı insanlığın yüz akı, çoluk-çocuk katledilirken...
vicdanını kenef çukuruna attı ömür kemiren mahluk mahcup oldu toprak, öfkesini kusarak suratına kendisini ilahlaştıran celladın emriyle karardı yıldızların, su ile öpüştüğü yer…
ah halepçe... yurdumun şanssız toz bulutu...
kıydılar sana caniler...
ayırdılar renklerini, utanmadan... üstelik tüm dünya bunu izleye izleye.
Ben mi istedim yoksul doğmayı veya Halepçede bir insan olmayı Ben mi istedim Afrikada aç ve köle yaşamayı...zd
Sevgili Yılmaz; Bu şiiri yürekten alkışladım bu dizelere yakın bir şiir aylardır karalayıp durdum ama bir türlü toparlayıp bitiiremedim ki artık gerek de kalmadı çünkü bu şiir hakikaten muthişti. Dünya duysun bu sesi ve çığlıklarınıza ortağız...
"kaç kişi kaldık, kaç kişi varız yalın ayak ateşlerde yürüyen çocuklara kalbinden çarık yapacak...-
Ölüm adı ne olursa olsun en büyük sızıdır ve insan eliyle yapılan tüm öldürmeleri adil bulmuyorum...Duyarlı yüreğinizi tekrar alkşıladım.
dün okuyup, "sus" kalıp birşey yazmamıştım, sadece seçkilerimin arasına özenle yerleştirmiş bu güzel şiiri, bu sabah anasayfada görmek elbette şaşırtmadı. yürekten kutlarım, saygılar...
Çok harika bir insansın Cömert kardeşim keşke insanlar senin gibi düşünebilse ..duyarlı yüreğin ve çok kuvvetli kalemin hiç susmasın dilerim sevgi ve selamlarımla...
şimdi bir yanım feryat figan bir yanım uçurum bir yanımda keşkelerin ahları kulaklarımı sağır etmekte içimde yatıya kalma meraklısı bir yargı masası çoktan kurulmuş ve başlamış mahkemesi kimsesiz sorguya çekilmiş bir bir görmeyen gözler suçu ağır suçu idam çoktan verilmiş karar asılırken boynuna yağlı bir organ kurulunca darağacı sandalyesiz
offf off Can Abim...Şair dediğin işte senin gibi ha yanıbaşında ha çok uzakta hiç farketmez duyabilmeli bir çocuğun kimsesiz bırakılmış çığlıklarını ve düşürmeli yüreğine yangınlarını ve yapabiliyorsa eğer silmeli kendi elleriyle gözyaşlarını...
işte Şair dediğin senin gibi zulme uğramış tüm halkların sesini haykırmalı var gücüyle tüm dünyaya ve seslerini buluşturmalı sesiyle halkalar boyu...
işte Şair dediğin; üstü başı paramparça ya da çırılçıplak üşüyen o bedenlerine; yorgan gibi örtmeli kendini... gerekirse kendini bile çırılçıplak edebilmeli ve aynı soğukluğu hissedebilmeli zangır zangır titreyen dişleriyle...
işte Şair dediğin; feryatları kopan tüm anaların babaların duyurmalı ağıtlarını ve hep bir ağızdan haykırmalı gerekirse bir çocuk gibi alıp kucağına saçlarını okşamalı herbirinin...
işte Şair dediğin; sıcacık evlerinde bir yediğini bir daha yemeyen, gözleri kör, kulakları sağır, ağzı dilsiz vurdum duymazların gözlerini açıp ve pembe dünyasından uyandırıp; gerçeklerle yüzleşmesini sağlamalı...
senin canın benim de canım senin derdin benim de derdim senin anan benim de anam senin baban benim de babam senin kardeşin benim de kardeşim senin çocukların benim de çocuklarım senin yoksulluğun benim de yoksulluğum senin gözyaşların benim de gözyaşım senin feryadın benim de feryadım ... ...
DİYEBİLMELİ(YİZ)...tıpkı senin gibi CAN ABİM...
yüreğine emeğine bin selam...bu anlamlı dolu dolu şiir ve yüreğime yangınlar düşüren bu görüntüler için ne kadar teşekkür etsem o güzel yüreğine azdır bilesin...
zalimler için yaşasın cehennem..............bu sloganı hep yüreğimde hissederim fellucedekide gazzedekide halepçedekide hiroşimadakide yakılan bizdik insanlıkta aynı oyunlar savaşlar bizler içinde belki düşünü le bilir bizede balyoz indirilebilirdi..........................her kesin bir hesabı varda ALLAH ın olmazmı yaşasın cehennem zalimler için.......................şiir çok güzeldi.........saygımla tebrikler
Ne desem yetmeyecek sözcükler.Bu hatırlatma korku adına geçmişin ayak izlerini silmeme adına. Dokunulmuş bütün tarihlerde dul kaldı sevinçler. Sadece harika diyebiliyorum.(harika olan yüreğin,duyarlılığın acı ne zamandan beri harika oldu ki)Kalemim kırık! Ustam o duyarlı yüreğine selam olsun.Saygılarımla
MeD tarafından 1/29/2010 12:31:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
emperyalist güçlerin dost görünüpte herkesi ayni çomakla gütmeye kalkışması ezelden beridir sonsuza kadar sürecektir kalleş rezil haysiyetsiz bir düşman AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ
dünyadaki bütün dertlerin müsebbibi içimizdeki ayrılık gayriliğin ele başı bütün ölenlerimizin katili... ABD ve emperyalistler....
İşte şair yürek buna denir.. Zalimin ve zulümün dini,ırkı,rengi olamaz...Bu gün ona ,yarın bana..Güçlünün güçsüzü ezdiği bir dünya.. Ne garpdir ki hep demokrasi ve insan hakları adına yapılıyor..... Duyarlı yüreği kutlarım ssevgiler dost
ahmet umut tarafından 1/29/2010 12:30:01 AM zamanında düzenlenmiştir.
yalın ayak ateşlerde yürüyen çocuklara kalbinden çarık yapacak...-
belki parmakla sayilacak kadar az olabiliriz bu acilari tasiyacak kadar kalbimiz varsa eger demekki kocaman yüregimiz var demektir ....................................
Bir avuç gülüşüm var,
Ona da göz dikiyorlar...''
Sadece gülüşlerine değil;hayallerine de göz dilikiyor, düşleri karartılarak...
''Esas şiirin kendisidir çocuklar...''demiştiniz;bu şiiriniz duyarlılığınızı nasıl da perçinliyor.
İnsanın yüreğe dokunan dizeler...Sarsıyor gerçekliğiyle şiir...
- kaç kişi kaldık, kaç kişi varız
yalın ayak ateşlerde yürüyen çocuklara kalbinden çarık yapacak...-