Seher-i revan
gitmelere sürgün zaman ayini
çark aynı, yer aynı, döngü aynı buluşma noktalarında yokluğun seher-i revan mızrak’ıyla beni vururken cümbüşlerini takmış elem şen şakrak caddelerde sevdalı mekanlar boşluğunda gözlerin krizantem bir bakışla konuyor masama görüyorum, güvez rengine boyanmış dudakların dibi bulmuş kadehin cam parçalarında şakağıma dayanmış namlu gibi sivri topukların hiç yaşanmamış gibi geçiyorsun sen yanımdan sökük yakamın yamalı ucuna el atarak haciz memuru gibi topluyorsun eteklerini ve soluma yumruk gibi iniyor şehvetin gidişine bulanık yağmurlar yağıyor esrik şehrimin bedbaht yazgısı kaldırımlar ıslak, sitemini arş-a bildiriyor toprak ah çekince bakışlı kule zorba dalgalarla sevişirken kıyılardan saklayarak yüzlerini narat misali dönen başını eğme unutma; seher-i revan bir yoldur sevdalık ayrılığa gebe birleşmeler yaşarken tadını çıkarmaya bak bence… |