/ körlük görememek beninin renklerini ve yağmurun ıslanan kirpiklerini .../
Musibet olmayınca uyanmak güçleşiyor aşk! tan Kapanmamaya yeminli yaralar derinleşiyor voltalara yazılan
ki ben yemini kalemin diline bağladım açılsın diye kapılar Kılımı kıpırdatmadım sağnak sağnak boşalırken üzerime kudurmuş karabasanlar
Karanlık arttıkça dişlerimi sıkıyorum ya da ben dişlerimi sıktıkça karanlık koyu ellerini ovuşturuyor Nefesim parmaklarını çözmeye yetmiyor Düşlerimde kısılı kalan yıldızlar bir bir ölüyor Dudaklarım kilitli -ellerin var- dua da edilmiyor...
Gözyaşlarımla kefenliyorum ölen yıldızları elimden bir tek bu geliyor
Kaç türküye çizdim ben senin yüzünü Tahtırevan Gülü ! gölgene sarılıp ağlarken Sen ayaklarındaki çamuru şiirlerin gamzelerine silerken
Atla dediğin kaç uçurum var not defterinde solgun yüzüne varmadan ben ellerini çektiğin ? Kanıma boyanan çakıl taşlarıyla çırılçıplak dertleştiğin ?
Ne işi vardı kuru sıkı ellerinde yüreğimin ?
Hayallerinden vurulmuş bir adam ne kadar ağlayabilir eşiğinde ölmeden gelmeyeni/ni/n ardından ?
Cevap için acele etme !
Önce alıştığım üzere kendim sarayım yaralarımı kum saatinden düşmeden sigaramın ucunda asılı kalmış son kül goncası ve dökülmeden yazgıya Kelimelerin dudağında dikili kalmış çürük dudak boyası
Sonra çek gözlerini adını bildiğimiz yerlerden Nasılsa hep karanlıkta soyundun benlerinin yerini bilmiyorum ben
Elimi de tutmazdın Bir isyan yangını başlardı parmaklarında uzun zaman öfkesi dinmeyen
Belli ki dilinin ucunda başı bozuk bir imgeydim satır diplerinde kalmış gibi soğuk soğuk terleyen
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sevgiliye ama Hiç Kimseye Mektuplar 2 şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sevgiliye ama Hiç Kimseye Mektuplar 2 şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Kendilerine yakalanmaktan korkuyorlar Ve birinin elinde kül olmaktan ya da kanatlanıp ucmaktan Pespaye olanı yetiyor onlara kendilerini avutmak için....
"Sevda nedir ustam" dedim Kardelenin güneşe aşkını anlattı bana "Bir kalp yangınından geriye kalanıyla mutlu olup, Yok olup yanacağını bile bile O yola baş koymaktır" dedi Öyle ya, Su ateşten korkar mı Yâr diye inlerken...! ...... Artık her şey dijital Özgür. Sanal bir boşluk. Kimse sormuyor aşkı; bir ustanın yüreğine...
her karanlık aydınlığı doğururya bilirim sen boş lafları sevmezsin rastgele istedim bu geldi karşıma içtim biraz mısralarından kanamadım ama yetti işte her zaman ki ben ve biliyorum her zaman ki sen...
hayat hep düğümler sunmaya devam ederken... bizler hep sevda ateşinde yanarken... sevilen hep uzaklardayken... ya da seven kendinden başkasını göremeyecek kadar kendine yakınken... biz aşka razı... biz acıya razıyken... ne düğümü biter bu ömrün ne de düğünü... birileri düğümler... birileri düğümleri taşır... birileri taşıyamaz ya da son noktadan aşağı bırakır kendini birileri de düğümü düğün yapar :)
öğreneceğiz zamanla çözmeyi sanırım... saygılar ...
cennetten çıkarıldıktan sonra insan artık hep boğazında düğümlenecek değilmiydi zaten hayat... aşk belki boğaza düğümlenişi sevmektir bir yönüyle de... belki de düğümler aşkın varlığına delildir de huzurla çözülür düğümler... ama ben severmiyim düğümleri hayır hayır yoktur düğümlerde şiir yazmak yerine şiiri birlikte yaşamak varken... teşekkürler...
..denince "deger mi saiir neden yordun kalemi" diye avaz avazz bagirmak gecti icimdende tuttum yine kendimi. Degermiydi ki seni anlamayan yüreksize oturupta vakit harcamaya..
Demekki yasanmislarin hatiri var ne/de olsa.
Saygilarimla
l
Nar-ı Çiçek tarafından 12/8/2009 7:12:32 PM zamanında düzenlenmiştir.
Selam Razı Uğur böceğin yakışmış keşke arkadaşı kurdela ile beraber gelse imiş... siz okumayı sevdiğim şairlerdensiz ve eserini kutlarım... "sevgiliye ama hiç kimseye yazılmış mektuplar…" la ifade ettiğin bütün yıpranmışlıklardan kalan iz cümlen finale çok taraşmış...
Bu kadar karanlığa dalma şair. Bu kadar düşünme karanlığı. Nihayet onunda sonu vardır biliyorsun. Ki hiç kimseye yazılmış madem mektupların. Çık karanlıktan gün yüzüne.
Şairim... Şiirin nabzını tutmayı bilir misiniz? Yasemin çiçeği bunu hep yapar eğer bir kelebek çarpınmaya başlıyorsa yüreğinde ve nabzı dizelerin bir nefessiz bırakıp bazende sanki kalbin yerinden çıkması gibi hızlı atıyorsa işte sarar bu deli yürekli sevda militanı şiiri sol yanına örter üşümesin diye kıyamaz saklar şiiri demlendirir yüreğinde saklar Oy şairim şiirsin imgelerin mısraların dili olsada dese kaç atıyor? sevgimdesin saygımla Yüreğiniz var olsun...
Ne çok sevda dolamışız sevgilinin boynuna binbir çeşit çiçeklerden kolyeler gibi... Ve ne çok adresi belirsiz kimliksiz sevdalarla yoğrulmuş yüreğimiz.. Kimi zaman soyunsa da karanlıklara benlerini bile bilmemişiz kör kalışlarımızda... Ne çok mektubumuz geri dönmüş posta kutumuza... Ve yoğun duygularla şair tam anlamıyla da harika bir şiir okudum sayfanızda... Bernaca Sevgilerimle...
Allah aşkına gitme dur…
Canım gözlerini çekti, sesini, nefesini, kokunu çekti canım… Gül biraz, konuş biraz… Gözlerini gözlerimden ayırma. Ellerin avuçlarımda kalsın. Beni yine dizlerine yatır. Saçlarımı okşa. O tatlı, o büyülü, o fısıltılı sesinle sev, okşa beni.
- Çocuğum benim… Yavrum benim… de…
Tut ki saatlerin hepsi durmuş. Bütün takvimleri parçalamışlar. Geçen zaman değildir. Geçen biziz bu sonsuz, başsız evrenden…
Dur gitme…
Allah aşkına gitme, dur…