Tanımsızca Susuk
Tanımsızca Susuk
otlar kokmadan gel kırağı düşmeden sabah mahmuru yapraklara gece nazlanmadan gök mavisiyle gülümsemeden gri şoseli sokaklara serçeler dallarla yarenliğe başlamadan sarhoş kanatlaryla sen ilk ozanın son sazı son şairin ilk dizesi ilk ütopyanın son ümitsizliği ilk ümidi son eylemin... hiçbir şeyi düşünmeden gel herşeyi göze alarak ilk sonsuzluk gibi herşeyi düşünerek korkmadan hiçbir son sonlanıştan... suçsuzca ölmeyi istemek gibisin tanımsızca susuk ben gördüğüm her boşlukta sonsuz her yalanda ilk kendine ziyan son doğruda gel her yanım pazarlıksız ötelemesiz cehennem kıskacı viran mı viran ilk varoluşumda gel yeniden son kez ölmem üzere gözlerinin demlenişine karanlığın buzulluğunu kör bir bıçak gibi kesişine hayran ellerimin çaresiz yorgunluğunun dokunduğum herşeyi sensiz yorumlamaması ilk dinlence gibi gel ağlıyorum asit döküyor türlü şekilsiz içimin bol yıdırımlı gök gürültüsü ilk hava açıklığında gel son kez beraber sayalım yalnızlığımıza kırmızı çoraplı kız çocukları taşıyan beyaz köpüklü bulutları... Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir |
beğenimle