ATEŞTEN TOPLAR DÜŞTÜ BAĞRAvururken saat son tiktağını kanadıyla saramadı dünya acıyı sözün büyü(sü)cüsü mavi ışık sönmüştü dünya değirmeninden uçup gidemeyen kanadı kırık, ürkek güvercinler kaldı arkada soldu cennet bahçeler sarı sıcak zaman durdu durdu dünya uğultusundan başka bir ses duyulmuyordu ağlıyordu gökyüzü, hıçkırarak ağlıyordu… aralık kalan kapıda bir heykel kadar taş/tı manâ yaşanacak ne çok şey vardı oysa !... hiçbir dudağa değmesindi artık yaşam kasvetinde çıldıran günü bir tabanca sesiyle susturdu adam! şimdi, beraber çıkacaklardı han kapısından oluk oluk taştılar acı seslerin rüzgârıyla günden, kara geceye doğru aktılar aktılar... aktı /apak/ bir çarşafın altında ölmeyecek… uğrunda ölünecek ADAM ! gidiyordu, kağnı ayaklar ile mecâlsiz eller üstünde bağrı yakan ateş topları patlıyordu dört bir yandan… er geç gidilecekti ya “her ölüm erken”di lâkin bizim için bu ölüm, en erken idi !... (…gelebilsen yeniden Samsun’dan gür sesinle…ne çok ihtiyacımız var SANA bir bilsen !…) Hâdiye Kaptan (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |