Zemherideki İniltiler
yoksun!
şehrimin üzerinde kara bulutlar volta atıyor yağmur! gök kubbeye saklanmış hınzırca bekliyor yağdı yağacak ben ise dudaklarımda keskin bir inilti sensiz / adı piç olan acıları doğuruyorum yoksun! acun yerinden oynadı tebessüm toprak altına kaçtı yıldızlar üzerime yağmıyor artık girdabından arta kalan parçalarım soluk almama yetiyor kafi mi? dersin gittin! dilim ahraz damağımdaki kekremsi tadı yutuyorum sözlerin boğulduğu noktada usulca el açtım aşkını dileniyorum say ki kuş uçmaz, kervan geçmez yollara düşmüş divaneyim / geri çevirme yılgınlığımın şehla gözlerine hasret mil çekti yaşam! uçurum kenarı kalleş tuzaklara kurban giden gözlerinden kan fışkıran çocuk yanım kimliğim intihar eşiğinde buğulu camlar arkasında saklı mısın? yar çık ortaya nefesin üzerimden geçti say ki yetim kalmış bir çocuğum uzat elini / sevineyim çaresizlik boynuma dolanmış yağlı ilmek gölgem dahi sendelerken ay geceyi yırtar / sessizce ve ben kaybolduğum coğrafyada düşler sokağını adımlarım say ki aklını yitirmiş biçareyim hor görme bütün sövgüleri aldım / dudak kıvrımlarıma çektim kopardım geçmiş zaman sarkacını / titreten anıları yıkıldım puşt sokakların soğuk kaldırımlarına ölgün bir ışık düştü üzerime koyu lacivert sis dört duvar etrafımda çekecek / elimi uzatsam ıslık çalıyor soysuz yalnızlık kulaklarım harabe sallandı göğün bulutları baykuş kanatları / dokundu tellerime söz aktı dudaklarından sesinde üşüdüm Yeşim Deren |
dört duvar etrafımda
çekecek / elimi uzatsam
ıslık çalıyor soysuz yalnızlık
kulaklarım harabe
************************************
Yalnızlığın hezeyanlarıydı şiir. Gönlünüze sağlık...