Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
İçindeki yangını kirpikleriyle söndüren ela gülüşlü çocuğa selam olsun…
kayıp bir coğrafyaya uyarladım kendimi güneşsiz çiçeksiz ormansız çırılçıplak bir ülkeyim şimdi pusulasız bir uçurtmanın kuyruğuna asıp özgürlüğümüzü kestiler ipimizi zamansız
durmadan dönüyoruz etrafımızda çıkışsız bir labirentte gençliğimiz çalıntı bir ninniye sarılıyordu yakamoz kokan bir gecede silah sesleri yaşamdan bir kesit bir orman müziği melodisi belki de barut kokusu karbondioksit
çatlaklarımız vardı yer yer tenimizde Kırılganlığımız yansıyordu yüzümüze ve vurdumduymazlığınız üzerimizde nasıl da kıydınız düşlerimize yitik sevda çorak toprak koydunuz adımızı
bir gonca güldük dalımızda dikenlerle serpiştirdiniz dallarımızı nerede mor dağlarımız yeşil çimenlerimiz ak renklerimiz al renklere büründü sayenizde şimdi kuş seslerine hasret dallarımız
deli dolu bir yağmuru esirgediniz bizden gözlerimize ödettiniz bedelini yalancı maviliğine aldandık gökyüzü oysa hep karanlıkta bıraktın bir yanımızı
artık inanmıyorum size karanlık dehlizlerin ürkek bakışlarında gizli sevmeleriniz bir ütopyanın en yüksek sehpasında mühürlenmiş parmak izlerimiz mâhkum ettiniz bizi ipsiz dipsiz bir kuyuya
duymadınız yakarışlarımızı duymak istemediniz belki de dokunamadınız gözyaşlarımıza zincirlenmiştik oysa ellerimizden prangalı ayaklarımızla çarmıha gerdiniz diri diri hiç görmediniz mi? rastlamadınız mı yasak kokan bir gecede? yani bizi öldürüp üzerimizi bile örtmediniz mi?
boğazına kelimeler düğümlenmiş renkleri maviye boyayan bir çığlıktık oysa bir melodi belki de yürüyüş marşına benzeyen ve ayak seslerinden özgürlük tutkusu fışkıran
sapanından çoktan vazgeçmiş al yanaklı çocuklardık güneş gibi gözlerimiz cam sıcağı yüzlerimiz yanaklarımıza süzülen yaşların sokağındaydık sevgisiz büyümüşlüğümüz başkaydı öksüzlüğümüz başımızın üstünde bir el gezinmedi merhamet niyetine olmasa da sevgi hatırına bir küçük tebessüm istedik
bir zılgıttık öfke dolu isyan dolu ama coşkulu renk cümbüşümüze ayak uyduramadınız bizi hep sorguladınız oysa sizden öncekiler defalarca sorguladıkları için biz hep böyle çıplaktık
zamana sığmadı sevdamız diyetler yarım kaldı bedenimizde verilmesi gereken son bedelse yüreğimiz o çoktan rehin gelip almanızı bekliyor
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şark Sızısı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Şark Sızısı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
...a)- Şaheser bir şiir b)-Teması (finali) exajere c)-Bu ülke insanı, yüzyıllardır istismar edildi !... sur içi, sur dibi ayırımı yapıldı ama gerilip baş kaldırmadı. d)-"Mehmet dedem" Çanakkale,,, "Hasan dedem" Yemen'den dönüp bir gece sonra "Sarıkamış"da yatanlar arasında.Lakin bu vatanın evlatlarıyız biz. Gerektiğinde başımızı vereceğiz, vatanımızı vermeyeceğiz !. Türk milletinin şehadet şerbetini içmesi kadar onur veren başka bir kutsiyet olamaz. Bu yüce makama ermiş bir atanın ahvadı olan ben,,,(Kıbrıs harekatında askerdim) davul zurna eşliğinde, binbir türlü problemlerimi kendi içimde çözmeyip, isyan bayrağı mı açmalıyım !.. ...e) Allah'tan geldik, insanız hepimiz... Peygamber efendimizin (SAV) şefkati ve merhameti içimizde olduğu sürece, vatana ve millete ve dini kutsiyete dil uzatılmadığı, yan bakılmadığı, göz konulmadığı sürece,,, Allahın yaratmış olduğu, akrabalık yapılacak ve onlarla güzel bir hayat yaşanılacak en güzel kavim "Türk"tür... (Sadakallahülazim) (Kutatgubilik-YHH) .....................................Yüreği güzel kardeşim, kültürüne hatta dinine saygı duyarım, ayırımcılığa asla,asla asla !....
şiir böceği hak etmiş olmasıyla saygıyı hak etse de malesef kırmızı kurdelayı takacak kadar yücelememiş nedendir bilinmez belki "orman müziği melodisindeki" düşme ya da şiirin sonunun havada asılı kalması sebebtir. şunu söylemeliyim ki medeni cesaret alkışlanmaya değer.siz acemi yorumcuları alkışlamazken nedense biz acemi yorumcular sizin güzel yorumunuzu alkışlıyoruz fakat alkışlarken media player ı kapatmak zorunda kalıyoruz.
uğur böceğini kutluyorum umarım daha çok şiirinizle ama sessiz bir şekilde aramızda olursunuz...
boğazına kelimeler düğümlenmiş renkleri maviye boyayan bir çığlıktık oysa bir melodi belki de yürüyüş marşına benzeyen ve ayak seslerinden özgürlük tutkusu fışkıran
Hayat dediğimiz süreç yaşam izlerini sözle bütünlemiş ki, içinde susmayan zılgıttı sesler. Her şiir yaşam tablosunun kesitidir, yüzlerinde işaretli ve göğüslerinde çarpan minik yürekler hepimizin.
Tebrikler Faik kardeş. Anlamı ve yorumuyla başarılı dizeler.
Sevgi ve şiirle kal...
Neslihan YAZICILAR tarafından 8/7/2009 4:29:10 AM zamanında düzenlenmiştir.
çatlaklığımız bize hiç yakışmadı şark sızısına eller nasıl da eşlik etti
yok insana yakışmıyor hiç bu haller gökkuşağı gibi iken tüm renkler hasretlerle yıkanıyor şimdi çocuk gözler yok bu günahın temizlenesi yanı oysa bir sevaba durmaya gelmemiş miydik bu dünyaya?
ütopik hayaller çeliyorken aklımızı aslında çok basitti insanı güldürebilmek...
/bu çalışma tam bir sürprizdi, ses ile bütünleşen şiire ve şaire saygı duruşu yakışır benden yana......./
Her satırı her kıtası mükemmel coşkuyla tüylerim diken dıken oldu okurken güncel ve çok ders alınacak söylemlerinizle kutluyorum sizi hrikasınız saygılar.Tam puan benden
bir zılgıttık öfke dolu isyan dolu ama coşkulu renk cümbüşümüze ayak uyduramadınız bizi hep sorguladınız oysa sizden öncekiler defalarca sorguladıkları için biz hep böyle çıplaktık
irkildim..bir zılgıt da ben yedim sanki..ve düşündüm,çok düşündüm..zaten hep sorgulanları bir daha sorguladım,umutsuzca..çıplak kaldık yine yeniden..ve gördükçe,bize bakan iki çift göz,ürperdik,üşüdük birden..
yüreğe sağlık,öylesi güzel yazılmış ki şiir,derinden etkilemeyi başardı
06 Ağustos 2009 Perşembe 13:08:34 kızma bana incinir çocuk yüreğim alma elimden çocukluğumu evrende zerre kadar isteğim özgürlük sadece ve elim de elma şekerim...
İçindeki yangını kirpikleriyle söndüren ela gülüşlü çocuğa selam olsun…sevgiler ...
hepimizin içinde bir şark sızısı...kanıyor... gelecekle ilgili düşlerimize rengini söylemeye korktuğumuz panjurlu evimize ve saçları keçeleşmiş üürkek kızlarımıza ...
değerli kardeşim şiirini okumadım sadece dinledim senden inan mükemmeldi gönülden kutluyorum....
ağlayan çocuklar değil , onlar olmalıyken ; ela gözlü çocukların kirpiklerini yağmur saçağı yapanlara sevgi yolllayamadım şiiri okuyup....böyle şiirlerde umudumu ayın battığı yere yolluyorum.sealmlarımla şair...
tekilden çoğula veya çoğuldan tekile uzayan bir yaranın sürekli kanayışı bu coğrafyanın en masumları belkide çocuklardı kelimelerin şiire bu kadar güzel yakışması acının kuyruklu yıldız gibi babadan oğula geçmesindendir ve düşmesindendir aşık olduğumuz yıldızların bir bir. ne kadar anlatsan eksik ne kadar bağırsan cılız bir ses ne kadar ölsek o kadar eksik bir yaşam yaşam boyu kaygı duruşu kaldı hep sıvası dökülmüş atlasın mirasından yangınını arayan ormanlar gibi yanığından tanıdığım bir şiir döküldü çalışma masama Faik.
savaş artığı balkonlardan düşmek gibi kendi kafasına kurşun sıkan kalem gibi bize ihanet edenlerden ölerek intikam almak gibi...
acılar ve bir dramın arkasından gamzelere düşen hüzün, gözlere vuran nisan bulutları Heybelere doldurulan zor bir davanın artıkları.bir coğrafya ki yaşamak uzun bir zılgıt... O coğrafyada yaşamak hüzün,öfke,belki de ölüme doğmak. O coğrafyada yaşamak insan olduğunu güçlükle hatırlamak, hatırlatmaktır. .ölümlerden ölüm beğenmektir belki de. nedeni bilinmeyen bir kine maruz kalmak, uzaklaşmaktır taşıdığın kimlikten, kendine yabancı kalmaktır çoğu zaman.. oysa koca bir tarihi, kendine özgü bir kimliği vardır taşımaktan gurur duyduğu…
bu mu olmalıdır…aynı kayan yıldızda dilek tutuyorken. “ Senin dileklerin olmamalı” demek midir insanlık. Yağarken yağmur “ sen ıslanma” diyebilir misin..ya da “ güneşimde durma…”
onun kadını başka mı sevdalanır..onun delikanlısı değişik mi çalar ıslığını eserken başında kavak yelleri..onlar da çocuklarına barışa duran en güzel umut isimlerini vermezler mi..onlar değişik mi durur sevindiğinde halaya. Onun dağında başka mı çıkar Allah aşkına bu kavalın sesi. Onun da yakmaz mı canını insanlığın üzerinde gezen bu şovenizmin nefesi…
nedir bu dram…insan olarak sayımız bu kadar azken…bunun savaşına durmak varken el ele..nedir bu öfke, bu intikam..
bunları yazmam mı gerekiyordu şiirin altına bilemedim şair…ama sesimdi..fikrimdi….derin mevzuu bu aslında…neler var ki yazılası..insanlık bu ayıbı yıllardır bitiremedi yazmakla, konuşmakla ve namluya dayamakla…ama yine de yazmak geldi içimden… ajitasyon bir tutum sergilemeden ben çıkayım..provokasyon yaptığım sanılacak:))
şiir mi..evet…şiirdi 12 den…
teşekkürler şair………………………………..selam olsun yüreğe…
öptüm şiir gözlerinden..
(seslendirme açıkça şaşırttı beni...ama senden iyi okuyan olamazdı sanırım senin sesini..çokça süpriz oldu:))....)
Aspendos şiiri ilk düşünce sayfaya hiç vakit kaybetmeden gider okurum belki hemen konuşmam ama hemen okurum. Bu sefer de böyle oldu sonra ilk pkumanın ardı sıra gelir gelir giderim. BU da enteresan bir şey yeni yeni sıklaşmaya başladı gittiğim sayfaları defalarca ziyaret etmek. Sonra baktım ki ses eklenmiş. Bu sefer daha da hızlı oldu adımlarım çünkü biliriz ilk gördüğüm seslide ne derece kalmıştım ki hala bir yanım orda. Velhasıl kelam, sesin olduğunu gördüm ama sesi başka başka bekliyordum. Sesin Faik Bey'e ait olması şaşırttı.Biraz şaşkınlık biraz merak.
Ama,
Ses merakı değildi bu.
Kuvvetli ve istikrarlı yürüyen bir kalem olunduğu bilinir aspendosun ki artık aynı şeyleri konuşuyorum gibime de geliyor senin sayfalarında. Kelimeler olmadıklarınca hür halleriyle doğuyorlar şiir dünyasına. Güneşleri de buzları da kendi içlerinde ve öyle bir hal var ki mümkün olmaz dışardan el sürdürmeleri. Yazıldıysam yazıldım ve bittiysem bittim başım ortam yoktur derler şiirlerin. Çünkü her yere bir şeyler kondurabilen ben buraya konduramıyorum. Hani bu kelime yerine başka bir tane olsa olur mu gibi gibi...Sonra diyorum ki hangi sofralar böylesine doyumsuzlukla oluyorlardı ki şair niyet etmiş ordan bu yana. Milat evveline gideyim diyorum ki şiirlerinde bu hiç habersiz olabiliyor zaten . Bazen yüzyılların daha nefeslenmeden öncelerine gidiyorum bazen ömrümün yetemeyeceği yarın uzaklarına. Çok dolandırmadan bu paragrafın hakkını tek cümleyle bağlayayım ki ; "şiirde kullanıp anlam sergilemeye gittiğin yer öznel ve kalıcılık taşıyor adında". Biliyordur ve mutlaka da farkındadır ya kalem bir daha söylemenin zararı yoktur.
Sonra bu merak,
Şiirlerini okurken noktalama ve imla dedirtecek tek vurgu görünmüyor. Yeni imla kurallarının can bulduğuna da işaret etmeliyim ki "virgülsüz ve ilk harflerinin küçük" olmaları gibi bir düzenin tadının alındığına başka yerde rastlamamıştım buraya bakmadan evvel. Çok kullanılması taraftarı değilim katiyen. Çünkü çok üstüne gidildi mi baş döndürürler ve baş dönünde yüz döner şiirden ki bir kere kesildiğimde okuyamam bir daha onu. Bu sebepledir ki soluksuz olunuyor şiirlerine gidince. Hala merak nedir diyemedim . Şöyle ki, ama evvel olarak şunu söylemeliyim ki hep inandığım bir şey vardır. Şiiri kaleminden daha güzel okuyabilen yoktur. Bu yetiye sahip olamadığım için üzüntü duyduğum yadsınamayacak bir gerçek ki işi hakkıyla yüreklerini katarak yapanların varlıkları yüzümüzü güldürülebilindiği bir durum. Dinlerken bunu sende de gördüm. Nasıl okuyorsam göz hareketlerimle ses de öyle okumuş. Ama, hani bu yazacaklarımı yazarken çekindiğimi belirtmek de isteyeceğim ki üzüntü de duyduğum bir gerçektir. Kusursuzluğuna inandığım bir sayfa çünkü. Ama seste biraz tıkandım. Evet hak ettiği gibi yüzüne dokunulmuş ancak biraz ritm kopukluğu mu fon eksikliği mi ya da şairin hiç nefessiz hızlı yol alması mı bilemiyorum ama bu saydıklarımdan şair hangisine evet derse odur muhakkak problemin kaynağı.
Ama ,
şiirine iyi konuşabiliyorsun. Ben her ne kadar şair kendi şiirini iyi okur desem de bunun kendimde herhangi bir örneğine rastlamadım. Bu da demek oluyor ki bu yapılabilinmişse çok daha iyileri olacaktır. Elbet zaman gerekir uğraş, çaba gerekir. Bunun için de bu derece çabalayan bir şairin zorlanacağı fikrine yer vermiyorum ki olur. Olacaktır. Tabi isterse.
Gideceğim ama şiirde bir dize çok dikkatimi çekti. Okuyan ses başka bir şey demiş ama yazan dize başka.
"o çoktan rehin gelip almanızı bekliyor"
o kadar anlattıktan sonra bir durumun nihaisine de işaret var şiirin tamamında ve kalem bunu çok güzel bir sona bağlamış. Zaten çocuk oyuncağıdır bilirim ellerinde alfabeye can vermek ama hayranlığı dile getirmenin de mahsuru yoktur bilirim.
Azmin ve inancın daim olsun ki başarı kaçacak yer bulamasın.
bir zılgıttık öfke dolu isyan dolu ama coşkulu renk cümbüşümüze ayak uyduramadınız bizi hep sorguladınız oysa sizden öncekiler defalarca sorguladıkları için biz hep böyle çıplaktık
mükemmeldi duyarlı yüreğinizi ayakta alkışlıyorum günün şiiri olarak görmek dileğiyle saygılar selamlar...
kayboldum güzelim şiirin girdabında yüreğine sağlık şairim duyarlı kalemini yürekten kutluyorum çocuklarmalesef altın çagın savunucuları insanlıktan bahsedenlerin vay onların haline lakin ilahi adelet er yada geç tecelli olcaktır hüzün dolu bir şiirdi sevgi ve saygılarımla
artık inanmıyorum size karanlık dehlizlerin ürkek bakışlarında gizli sevmeleriniz bir ütopyanın en yüksek sehpasında mühürlenmiş parmak izlerimiz mâhkum ettiniz bizi ipsiz dipsiz bir kuyuya
duymadınız yakarışlarımızı duymak istemediniz belki de dokunamadınız gözyaşlarımıza
zincirlenmiştik oysa ellerimizden, prangalı ayaklarımızla çarmıha gerdiniz diri diri hiç görmediniz mi? rastlamadınız mı yasak kokan bir gecede? yani bizi öldürüp üzerimizi bile örtmediniz mi?
boğazına kelimeler düğümlenmiş renkleri maviye boyayan bir çığlıktık oysa bir melodi belki de yürüyüş marşına benzeyen ve ayak seslerinden özgürlük tutkusu fışkıran
sapanından çoktan vazgeçmiş al yanaklı çocuklardık güneş gibi gözlerimiz donuk yüzlerimiz yanaklarımıza süzülen yaşların sokağındaydık sevgisiz büyümüşlüğümüz başkaydı öksüzlüğümüz başımızın üstünde bir el gezinmedi merhamet niyetine olmasa da sevgi hatırına bir küçük tebessüm istedik
bir zılgıttık öfke dolu isyan dolu ama coşkulu renk cümbüşümüze ayak uyduramadınız bizi hep sorguladınız oysa sizden öncekiler defalarca sorguladıkları için biz hep böyle çıplaktık
zamana sığmadı sevdamız diyetler yarım kaldı bedenimizde verilmesi gereken son bedelse yüreğimiz o çoktan rehin gelip almanızı bekliyor
herkes insanları sevmeli...biz yaradnı seviyoruz ona hoş görünmeye çabalıyoruz ...kaldıki hepimiz tüm insanlar allahı sevdiğimizi dile getiriyoruz...oysa en kolayı allahı sevmektir...en önemlisi ise insanı sevmektir...
insan insanı sevdiğinde herşey yoluna girecektir...
çocukların ağlamadığı bir dünya herkesin hayalidir diye düşünüyorum...
b)-Teması (finali) exajere
c)-Bu ülke insanı, yüzyıllardır istismar edildi !... sur içi, sur dibi ayırımı yapıldı ama gerilip baş kaldırmadı.
d)-"Mehmet dedem" Çanakkale,,, "Hasan dedem" Yemen'den dönüp bir gece sonra "Sarıkamış"da yatanlar arasında.Lakin bu vatanın evlatlarıyız biz. Gerektiğinde başımızı vereceğiz, vatanımızı vermeyeceğiz !. Türk milletinin şehadet şerbetini içmesi kadar onur veren başka bir kutsiyet olamaz. Bu yüce makama ermiş bir atanın ahvadı olan ben,,,(Kıbrıs harekatında askerdim) davul zurna eşliğinde, binbir türlü problemlerimi kendi içimde çözmeyip, isyan bayrağı mı açmalıyım !..
...e) Allah'tan geldik, insanız hepimiz... Peygamber efendimizin (SAV) şefkati ve merhameti içimizde olduğu sürece, vatana ve millete ve dini kutsiyete dil uzatılmadığı, yan bakılmadığı, göz konulmadığı sürece,,, Allahın yaratmış olduğu, akrabalık yapılacak ve onlarla güzel bir hayat yaşanılacak en güzel kavim "Türk"tür... (Sadakallahülazim)
(Kutatgubilik-YHH)
.....................................Yüreği güzel kardeşim, kültürüne hatta dinine saygı duyarım, ayırımcılığa asla,asla asla !....