Çocuklar ! Sevdiğim Kadın Birde
bir çocuk görüyorum
sedefkâr gözle güneşi, saçlarıyla ören buğday başaklarında ten rengine toprak eli değmiş nurani gölgelerde gözlerini ay diye geceye sunmuş duvar diplerinde ikindi vakti ! *büyük karanfilin kollarında umuda dönüşen bir çocuk görüyorum ! elleri ekmekle öpüşen tarlalarımıza kurşun ektiğimizden beri suladığımızdan beri toprağı kanla! anne çığlıklarını bastırdığından beri havan topları gökyüzünün karnında açılan mavi delikten! güvercin inişi umut avlumuza düştüğünde ve yarasını şıraladığmızda bir babanın! kurşun gibi ağır vebalin kolyesini atileştirdiğimizden beri çocukların ince gerdanında! harabilere kahraman rozeti takıyorken düzen ! eksik dişli naralarla inci dişleriyle siyah derili çocuklar gülümsüyorken birazdan kızıl kusacak namluya! dünyanın göbeğine dikilmiş bir bacadan çıkan dumanın ceset kokan nefesini solduğunda ciğerler mavi patiskasıyla bir işçi simidini ısırırken hırsla doğmamış bebeğine ağıt yakarken bir kadın ! eli göbeğinde bir çocuk görüyorum ! bin çocuk, güneşin gözlerinde hak edilmiş bir uykuya sallanan beşikte gözlerini yarına açmak istemez gibi kapatan bebekler bir bardak süt, bir yudum su ve şefkatli dokunuşla annesinin yaşlı gözlerinde ölüme giderken! pencereli kırık bir evin sabah güneşini içeri alan perdeleri beyaz örtüye sarılı bedeni dışarı çıkarırken yeniden kardeşinin şaşkın bakışlarına kazınan mazi intikama gebeyken parklar ve bahçeler inşa etmenin acizliğine düşmüşken dünya ki tarih derslerinde savaşlar anlatılırken gururla! silah ve kurşuna prim verirken emperyal kitaplar ! bilerek,inatla güvenli parmaklarını emen ceninlere yeni silahlar üreten düzene diklenen! ayakkabılarını sıkı bağlamış, yaşlı çınarlar gibi mağrur ve gururlu dut ağaçlarının sararan yapraklarına aldırmadan koşan çam ormanlarının her mevsim yeşilini gözlerinde umudun rengine boyamış kuracağız dediği düzeni kardeşinin elini sım sıkı tuttuğunda ve bir türküyü ardından gelen rüzgara yaprak sesi yapan! düşen, kalkan, koşan ! sarı,siyah, esmer! kara gözlü, mavi gözlü, toprak rengi ! zeytin ağaçlarıyla yaşıt, tay gibi toynaklarıyla iz bırakan çeşme başında bir köylü kızının testisine dolan masumlukla çiçekli fistanın altında dikleşen körpe memelerin yeniden bebeklerin dudaklarıyla buluşacağı bir dünyayı! sevgililerin kasıklarına dolduracak umudu avuçlarında taşıyan çocuklar görüyorum ! çocuklar, gökyüzünde yıldız gibi ışıyan gökkuşağı altından geçerken dokuz renk bir dünyanın kağnı sırtında bedeli ödenmiş geleceğe el veren analar topraklarına asit yağdıran bulutlara şemsiye saçlarıyla tırnak diplerinde birikmiş çamurla yoğurdukları hamurun kara gözlerinden dökülen yaşlarla mayalandığını bilerek! kerpiç damların saman kadar narin bedenlere tutsak yıkılmaz bir yapı olduğunu ve tezekle ısınan parmakların işte o çocuklara sunduğu merhametin gücüne eş damarına kan, beynine düşünce aşıladığını bilen! pirinç lapasında et aramayan kaşıkların gururuyla açlığını gizleyen çocuklar görüyorum ! çocuklar, gözlerinde sabrı, asaleti gizleyen gördüğüm başka bir şey daha var uzun kirpikleriyle öptüğüm kadın! yaşamın bana koyduğu postaya restini çekmiş bir dirhem etle iskeletimi sarmalayan acılara ilaç göğüs kafesimde sakladığım, sevdiğim kadın elleri yumuşacık, sıcak ve narin parmakları dudağında beni sevmenin kanamışlığı gözlerinde kavuşamamanın umutsuzluğu dikenli bakışlarıyla karşımda duruyor esmer teni ve geri durmuşluğumun tek hatırası, kumral bir saç teli! öyle bakma bana ! ne olur,üşürüm! üşürüm gözlerindeki ayazda ! düşerim! düşerim kirpiklerinde birikmiş tek damla yaşta saçlarım ve sakalım eskisi gibi siyah değil asılı kalırsın şakağımdaki meşakkatli beyazda çocuklar görüyorum ! sevdiğim kadın birde! İkisinin de ben olduğu pas tutmuş mengenede yüreğim *mum bitti, yanmadı tersine ! eriyorum. kara bir fitil gövdesinde Açıklama: Sedefkâr: Sedefçi, sedef işleyen usta Nurani : Işıklı, nurlu Harabi : Meyhaneye giden, âlemci |
çocukların ince gerdanında!
harabilere kahraman rozeti takıyorken düzen ! eksik dişli naralarla
inci dişleriyle siyah derili çocuklar gülümsüyorken
birazdan kızıl kusacak namluya!
dünyanın göbeğine dikilmiş bir bacadan çıkan dumanın
ceset kokan nefesini solduğunda ciğerler
mavi patiskasıyla bir işçi simidini ısırırken hırsla
doğmamış bebeğine ağıt yakarken bir kadın ! eli göbeğinde
bir çocuk görüyorum ! bin çocuk, güneşin gözlerinde
ŞİİRLERİNİZDE KULLANDIĞINI TASVİRLER ÇOK HOŞ.BENZETMELERİNİZ EŞSİZ OLMUŞ VE ŞİİR GEENL OLARAK ÇOK HOŞ
.çocuklar görüyorum ! sevdiğim kadın birde!
İkisinin de ben olduğu pas tutmuş mengenede yüreğim
*mum bitti, yanmadı tersine ! eriyorum. kara bir fitil gövdesinde
BU MISRALAR ÇOK HOŞ OLMUŞ.