Kara Gül
minik elleriyle içime dokunan çocuk
söyle çapaklı gözbebeklerinde kaç hayat saklı kirli mendiline savrulmuş şu madeni değerin kaç ekmek fiyatı yüzündeki şaşkın tebessüm titreyen dudağından dökülen abi biliyorum zoraki beşerin bedeli ödeyen çocuk söyle aslında ben miyim sendeki ben insanım sen değilsin öyle ya söyle şimdi nasıl bakıyorsun bizim dünyaya sokakların cinayet caddelerin pazarlık dolu sende olmayan menzil bende üzerine basmanın şevki söyle söyle ki bileyim durduğun yer mi şeceremdeki mevki sağ elinde kağıt mendil sol elinde pilot kalem ikisi bir arada kaç lira yüz katını versem ne dersin çocuk sığar mı insanlığım üç beş satıra şimdi bir hayal kuralım olmayan umuduna inat hadi bu da mı yasak düşlerini de mi kirletti üzerimden sıçrayan pasak ah çocuk sen yaşadıkça ben ben yaşadıkça sen olmamalısın tezat emperyalizme bu tablo önünde eğilmemeli mağrur bedenim sen sürünmelisin adam gibi ezmeliyim gözyaşlarını dolu dolu yağmurlarda hızla geçmeliyim önünden ıslamalıyım zaten ıslak ayaklarını ardından buza kesmiş bir gecede zevk olsun diye yakmalıyım kartondan yataklarını bana öfke kusmalısın çocuk on yaşında baliye ardından kokoya sonrada ne varsa doldurmalısın damarlarına direnme çocuk ! abi mendil diye unutma bu yaşam sana insanlıktan hediye seni köşede bekleyen babana sor çocuk sattığın her kalem için elindeki kağıda çentik atan işte o adam iki dakikalık hevesle seni yaratan dönüp ardından bu acımasız düzene satan affet çocuk koklayamam kara güllerini biliyorum ki elimi uzatsam sana içindeki nehir yutar beni |
saçını okşayacak elleri ararken
kurşunların menzili olmuşsun
dilinden düşmemeliydi okul şarkıları
annem beni yetiştirdi diyebilmeliydin
ah çocuk nasıl da solmuşsun..
şiirse şiir
mesajsa mesaj
yapılmasın duygulara kürtaj
senin şiirlerinde yapılmadığı gibi...
kutluyorum
sevgiyle