Kırık ve Keskin
Kırık ve Keskin
çocukken dinlerken ağladığım şarkılar gibisin biliyorsun bildiğin gibi bildin ya ben şair değilim şiirin yanından bile geçmedim seni yazdım sadece sadece seni yazdım anlattım her kareni sonsuz yuvarlağını ayrılığımızın ayrık otuna ölüşümüzün az kaldı ölüyordum uykudayken adımsız bir kaldırım gibi salak aptal bir üşüme tufanı sardı körlüğümü kağan işçen’in gölgesi yok artık hiçbir gecede çekildim zorba saltanatına saygın sensizliğimin son hatırladığım gözlerinde unuttuğum camları kırık çerçevesiydi acılarımın dokundun dokunmaya çalıştın ama ellerin kesilmedi beni sevmen gerçekten sevmekti zordu bana sapladığın kolay bir gülücüğü sakladın kendinden ama unuttun o an bana baktığını beni sevişin gerçek bir sevişti kordu yordu zamanı bizse sadece kendi notalarımızla mutlu durgun su değilim duruyum şiir döl yatağımdır kelimeler çocuğum gülyağı sızıyor dudaklarımdan gül kokulu olacak kanlanışımız üzülme beni öp/sen sarsılırım ama uyarım öpme nedenlerine tüm sevecenliğimi hangi kirpiğinle zıpkınladın hangi afetten aldın sessizliğini örten üzerini bana olan ne varsa saçlarının kıvılcımında yandıysa gözlerim siyah da değil mor bir talan mı yarattık yoksa aramızda elmacık kemiklerini sevmiştim çok sevmiştim şimdi daha çok seviyorum zamana hem kızmış hem yalvarmıştık hep pişman olmuştuk düşlerimize konacak sevda konağını birbirimizden gizleyerek tortuların da benimle korkuların da seni göremediğim zamanlar deliksiz uyumak istiyorum delik deşik düşlerimdeki senle kapamak istiyorum o boşluğu kapanmaz yaralı loşluğu ılık ve kanamalı kırık ve keskin gündüz beni bıraktığın yerden düşlerimde devam etmeye özenli Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
tebrikler