Kum Saati
Beni ayırdılar en küçük parçalara,
kum oldum. Hayatımı fanus yaptılar, ----Yaşamaya başladım fanusta. Adımı, kum saati koydular. Ben yön veremedim yaşantıma, Sadece yaşamın şeklini alabildim. İnsanlar beni boyayıp sattılar. Şu an bir evdeyim. Hangi ev, önemli değil Bir köşeye atılmış bekliyorum. Küçük bir çocuk alıyor beni parmaklarına, evirip çeviriyor. Mücadele ediyorum yükseğe tırmanmak için Ama yer çekimine karşı koyamıyorum . Yoruluyorum! Teslim oluyorum. Küçücük bir delikten sızıyorum. Küçük çocuğun küçük parmaklarıyla hareket ediyorum. Nefes alamıyorum yaşam denen fanusta, Son bir gayretle tırmanmaya çalışıyorum. Bu kargaşada karışıyor tüm organlarım ... Ben bir kum saatiyim. Önce hücrelerimden kum yapılan Sonra süslenip satılan. Gözümü bulamıyorum dışarıya bakmak istiyorum bakamıyorum . Çocuğun parmakları yine ters çeviriyor beni, yine yer çekimine karşı koyamıyorum. Kaderime razı düşüyorum......... Camdan gökyüzünü görüyorum akşam olmuş Ama yıldızları göremiyorum Gözüm bu sefer yukarıda kalmış En azından buna mutlu oluyorum. Sonra tarifsiz bir keder! Nerede olduğunu hissedemediğim kalbim ağrıyor! Tüm fanus ağrıya bulanıyor .... Yukarıdaki boşluk bana bu acıyı tattıran Hiçbir zaman o boşluğu dolduramıyorum...... Gözümün yukarıda kalmasına ağlıyorum. Serap Baycan |
Adımı, kum saati koydular.
burası şiirdi...