Gök Kırıntılı
Gök Kırıntılı
ümidim olmasa taşır mıyım kızgın nehirlerimi gözlerime sen nehirlerimin birleştiği deniz sen boğazımda düğümlenen siyah gelincik sen yarına kaygısız evleri özleten güzelliksin acılarımızı ve anılarımızı taşımayacağımız bir düş balkonunda ellerine sarılmalıyım zorlama ölümlerden uzak en sevdiğimiz filmler müzikler ve kitaplar ellerimizin altında yüzünün buruştuğunu hiç görmemeliyim hayatıma hor görmezsin değil mi musluğuna kelebek konmuş eski ayşegüllü cin alili bir avluya benzeyen serin tebessümünü... eşyalardan anlamam genelde kullanılmışlarsa dokunursam belki son kullanma tarihleri geçmişse çünkü benim tarihe saygım var an’a gazete kesiklerinden fırlamış gibidir genelde yüzüm eski eşyalara bakarken ben de onlarla donakalırım vefasızlığa ben izleri silinmiş bir haber onlar içleri geçmiş birer eşya... ama bütün önemler insanla ilgili ama işte... sevgilim diyemediğim tenha umutsuzluğum uğruna gezmek ve park hayallerimi yırttığım seni oturduğun sandalyeyle taktığın pempe çerçeveli gözlükle bulup buluşturduğun elbiselerinle minik ve sevimli pabuçlarınla hatırlıyorum hep tasasını çekmiyorum neden bu kadar çok uzak durduğunun gölgesine hınç dolu arzulayışlarımın beni çok çok yaşlandıkça büyüttüğün yalnızlığın kadar sezdiğini biliyorum... yalnızlığının bedeliyim gök kırıntılı sıkılma hadi gel ikimize de yetecek kadar mavi var yerli yersiz uyanmalarımda senin yerine de uykusuzum anılarımızlı şiirler yetiştirmem lazım nazlarına yeni acılar peşinde değilim kaçamak intiharlar rehin aldığın kar akşamlarıma karşılık verebileceğim bir şeyim yok seni sevmekten başka... Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
yeni acılar peşinde değilim kaçamak intiharlar
rehin aldığın kar akşamlarıma karşılık
verebileceğim bir şeyim yok
seni sevmekten başka...
Tebrik ederim,
Saygımla.