SAVAŞIN ÇOCUKLARI
Onlar çocuktular
Bir balonun mutluluğu onların lügatında cennet sayılabiliyordu Ama barut nedir bilmiyorlardı Ve kaç el ateş edildiğini sayamıyorlardı Onlar çocuktular Bazı zaman Hocalı’da hiç doğmadılar hatta Annelerinin rahmi onlara hem kefen hem mezar olmuştu. Hep bir parçaları eksikti Ya annesiz ya da babasız, kardeşsiz, oksijensiz, tabutsuz bıraktı onları savaşın enkazı Kimi zaman açtılar Kimi zaman ise açıkta ve tam menzilde, gez-göz-arpacıkta Onlar çocuktular Pamuk helvalar düşlüyorlardı top ve silah seslerinden fırsat buldukça Ve gece bu ses ile uyandıklarında gök gürültüsü olsun istiyorlardı Mavilikler düşlüyorlardı Onlar uyuyabilmek için çığlıklar değil, masallar umuyorlardı Çoğu henüz kalem bile tutamamıştı oysa Hikayelerini köşe yazılarında paylaşamıyorlardı Mektup arkadaşları olmadı hiç Ve yaşadıklarını sadece gözyaşları anlatıyordu Tankları ise sadece güzel oyuncaklar olarak nitelendiriyordu Hayal güçleri Onlar Bağdatlı, Filistinli, Bosnalı, Azerilerdi Onlar çocuktu Erken yaşlandılar Ve şimdi Hiç büyümeyecekler. Cihat KIRDAR BURSA/2009 |