TUTSAK YÜRÜYÜŞÜgülüşünden dökülen güllerle sarmıştım yaralarımı yaşamımın cayılmaz parçası oluvermiştin birden ruhum kaç kışa sürgündü bilmem ! sen çıkıp gelmiştin âniden bahar sanmıştım seni miskî amber çiçeklerinden biraz çocukça / biraz arkadaşça ve biraz aşkça bağlanmıştım sana belki de alışkanlığımdın nedense gölgeliydi, bu sevginin bir yanı lâkin, bir annenin çocuğunu sever gibi sevdim seni hep ! karşılıksız ve çıkarsız bir kollayışla tutsak yürüyüşüydü ardındaki adımlarım gözlerin / uzak olsalar benden meraktaydım nereye bakar, kime değerler ben olmayınca? yakınımdayken korkardım ateşti her iki halde de! ferahlık veren dolu dolu yağmurken karanlığın içinde cılız bir fısıltı gibi dıştaki izleri silen yüz görümlülük incecik oldu yağmurun içten içe yanar kalbim medetsiz meyde yalan tebessümlerim acının, o kocaman cüssesi altında açmadan yere düştü tomurcuğum… artık / imkânsız gibi senle soluk almak tende hüzün / tinde hüzün görmez ki bebeği gözümün nedeni yok, neşesi yok adı bilinmeyen bu ateşin neden koşar durur hâlâ peşinden neden yanar kalbim durmadan ? gece körlüğünde ilerliyorken gölgesiz günlere sesim kaybolup gidecek yok içinde kucağına gömdüğüm başım düz aynada, eğri görüntüsünü görmez gözüm ! kırılabilse yüzeydeki renkli sır meydana çıkacak kil ama olmuyor köklenmeyecek, sudaki çiçek budağı köklenmeyecek belli katıksız bir teslimiyet yalnızca benimkisi… Hâdiye Kaptan (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |