Kır Yorgunu
Kır Yorgunu
saçlarının kokusuyla kır yorgunuyum hiçbir ayın derdinde değilim artık düşünülmeden yaşanılmış mutluluklar çeksin giden ve gelmekte olan yazın derdini sen kendi gözlerinin efkarından şikayetçi bense çığlık çığlığa duruşumun ortasında bakışlarımla apaçık sevdalı sen kendini yiyip bitirme nasılsa neren gelirse gelsin aklıma yaman bir konçerto hani duvarların arkasında ne var merakım vardı bu yüzden hep sevdim ağaçların gövdelerini hani 6. yaş günümde saymayı öğrendim papatyanın taç yapraklarını kaç yıl geçti anlamadım istedim ki bir kişi ömründe en çok beni sevsin bu yüzden sevdim ya mutluluk benim için gülüşlerinin kısa bir özetiydi çocukluğum hala geçmedi hele sana karşı amansız çocuğum ama üzerimden bir darmadağınıklık geçti darmadağınıklığım hayatlaştı ölmedim senin için ölüm benim için senleşti son noktam varsa o senin sonlanışın hayat yalanımın tek gerçeği bu yanılgı benim ilklerimin hep senin sonlarında oluşu yarım gün sen yarım gün yokluğun yarım gün aşk yarım gün ayrılık teninse her zaman kavun içi damağım acısın istiyorum dudaklarınla ’kendimizi değil gizli saklımızı ilan edelim gülleri ellerin yerine koyuşumu ellerini dikenlerinden tutuşumu ellerim dudaklarım gibi boğulmak istiyorum avuçlarında’ kaç kış geçti bilmiyorum özlemiyorum hiçbir ağustosu seni bir kez görmem yetti asıl yazımın sen olduğuna karar vermeme yanılmıyorsam bu geçtiğimiz eylüldü seni ilk defa görmüştüm ama biliyordum senin ’sen’ olduğunu ’yarın toprak kahverengisi bluzunu giy kirpiklerim dökülsün üzerine yazdan öte baharım da ol’ Kağan İşçen |