Gülseren...
Gülseren...
kuğular yüzüyor kartpostalda arkasında senin yazın boğulmuyor içimde sözcüklerin batmayan bir gemi gibi dolaşır sesin kalbimde gereksiz acılarıma selam söylemişsin eksik olma anılarımız yetmiyor coşkularımıza parkamın iç cebinde saklıyorum gülüşünü kıvırcık saçlarını okşuyorum her gece uykuya dalmadan ve yıldızları saymayı unutmuyorum hiç ’hayata umutla bakışımız bayrağımızdır’ demiştin yüreğimin gönderinde yarıya inmeyecek nefesin bu kartpostalla yenilendik seninle kuğular kadar beyaz hüzünlü yeni yılı çizmişsin duvarlara dargın bakan gözlerinle kar kokulu gece ile gündüzü eşitlemişsin gökkuşağı soframızda saçların mı harlandı güzelim burkulsun mu bulutların aksi neşesi yağmurlar yalnız saçlarımıza yağacak birgün hala hayranınım gülüşünü devraldım tarihten hala sırılsıklam aşığım...gücenme özgürlük hiçbir zaman bir başkası olmadı biliyorsun hangi toprakta avuçların kuğu hüzünlüm ellerin yerine hangi ağaç köküne sarılayım şimdi babamı sormayı unutmamışsın teşekkür ederim ’gene manzarayı çaktırmadan çekip gitmişsin’ bilirim devrimcisin ölmeyeceksin ’unuttum sandın değil mi tarih unutmadı hiçbirimizi bana ve sana rağmen Spartaküs Spartaküs’tü her zaman’ zamanla her şey değişir dönüşür derdin seni sevmek de değişti dönüştü büyüdü olgunlaştı insanlık oldu içimde ben artık seni severken bütün insanlığı seviyorum bütün insanlığı severken seni kavganı düşünüyorum serçelere su içirme telaşını kırılan her dalın yükünü çekme hırsını seni özlüyorum kendine yeni gelmiş sabahlarda su bardaklarıyla çay içerken çocukların üşümeyeceği günleri özleyişimizi ’haklıymışsın ellerime bıraktığın bu sıcaklık...’ not:belki 10 belki 15 yıl...bir önemi varmı? ... Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir |