MAVİ BOYALI ÇOCUKLAR
yağmurlarım olup yağsan, saçlarımı ıslatsan önce, sonra iliklerime kadar
limanına sığınsam…. gecemin fırtınası olsan, yıldızların dalgalansa, yeniden ölünceye kadar dizlerinde uyusam…. . parmaklarımın kırık sazlarıyla ancak bu kadar seslenebiliyorum sana duman altı sarhoşluğumu bir kenara bırak, ne olur kusuruma bakma dünyamın ilk günü değil ki, sırılsıklam bir kaçışın hemen sonrasıyım son günden kıl payı kurtarmışım yakamı, o bakımdan biraz şanslıyım şimdi bir yeniyi yazıyorum, ilk okuduğum kitaplardan beyaz kağıtlara bu gece limanına sığınsam diyorum, dizlerinde uyusam, sarılsan bana sarılsan bana … /-kar yağarken çarşı-pazar dolaştım, bildiğim bütün kitapçı dükkanlarını ilkokulumdan alfabeyi aradım, bir de vardı ya.. boyama kitaplarını….. bulamadım./ * yastığımda sıcağım olsan, düşlerime karışsan, saçından bir tel saklansa saçlarımda bulsam…. su olup çeşmelerimden aksan, yangınlarım sönse, günüme göz açışımda yüzümü senle yıkasam…. . okyanuslarda aramıyorum inci tanelerini, bundandır gözlerine dalışım ay ışığını kuytularıma gizler, sahipsiz sabahlarıma sen ol diye saklarım sonra adımladığım her kaldırımda, bir iç güdüdür çıkıvermen karşıma günlüğümü okur gibi, afişinde aşk mevsimi yazan bütün sinemalarımda ve gün biter dönerim yeniden geceye, bıraktığım yerdedir anahtarlarım sular akmaz yastıklar soğuktur, bir umut içimi havada kokunu ararım. seni duyarım… /-kör kandiller altında ışık oldum, oynarım umudu ile çocukluk oyunlarımı gece siyahtı yıldızlarsa beyaz, griler yutmuştu masmavi boyalarımı.…. yoktular./ * çocukluğum sen olsan, gökyüzümü maviye boyasan, yüreğim yüreğinde gezegenimi doldursam…. denizlerimi kucaklasan, en derinim kırlangıç kuşu, eş olup göçebeliğinde seninle kaybolsam…. . eskitilememiş sokaklarda dolaşan, yeni model saltanat arabasıdır bugün yani bahar mevsimidir arkası yaz sıcağı, sevdadır gözlerimde gördüğün böylesi umut çiçeği işte renk veren kalemime, gökyüzüne ve denizlerime aydınlık olup bir elinde fırça diğerinde mavi boya, renk veren şiirlerime sen, üstündeki son kokuyu çekerken, defter arasında saklı kurumuş gülün elindeki kuru boya izinden anlayacaksın sebebini, yüzündeki tebessümün. /-ve şimdi girdim hayal bahçemin infaz kapısından, duvarıma yaslanıyorum bu şiiri sana ben, müebbet bir çocukluk tutkusunun boyasıyla yazıyorum….. böyle işte canımın içi./ Cevat Çeştepe |
Nasıl hasretiz o hiç bir şeye el değdirilmemiş nesnelere!
İlklerimize... Temize, en temize...
Kutlarım.