BEKLEME SALONUNDAN MEKTUP
Yoğun bir sigara dumanının kollarında
bedenim bekletilmekten yorgun Kirpiklerime asılmış üşüyor uykum Havanın kaprisli yüzü Gece yorgun Bekleme salonundayım yine Beni bıraktığın sararmış gül renginde Bekleme salonu sevdalı düşlerden yorgun kalkan her yaştan insanla hınca hınç dolu Çekiyoruz içimize kir kokulu havayı Duvarlarda şafağa dair kelepçelenmiş çizgiler Heyecanla başlanan yitip gitmekten kurtulamayan son ümit kırıntıları arabeskle yoğrulan Demli çay eşliğinde anlatılan bekleme hikayeleri Girişte heyecan... Gelişmede alışılmış... Sonuçta hayaller masal karıştırılmış... Pencere önleri kalabalık Gelmeyen yârin ayak sesleri düşlerde düşülen travma Pembeden koyunun her tonuna renk skalasından düzensiz uyak ritminde muamma Bir bir düşüyor bekleme yorgunları kanat tozu hasarlı kelebekler gibi İçi akrep dolu mayın tarlası günlerin taze göğsünden Bir bir alıyor zaman tombala çeker gibi bekletilenleri Hasadın kime vuracağı belirsiz Homurdanan saniyelerin giyotini kime nasiP edeceği dengesiz Bekletenin haberi olmadan kim bilir nereye gömülür bekleyenler ? Kim bilir kimlerdir üstlerine bir avuç toprak dökenler ? Betimsiz Bekleme salonu burası Değersizler durağı Bekletenlerin son uğrağı... Özgür SARAÇ/Razı |