SEN BENDEN GİDİNCEDünya; üzerimde top ve namlu sesidir, kırılır yalnız uçurtmalarımın camdan kuyrukları sen benden gidince, pısırık bir mavzer olurum da gömülürüm içime… dalgalar, loş kokulu yosundan gemiler ve sarhoş İstanbul gece başlarken, biterken, ölürken gözlerim acının çorağında devedikeni battığı yerdir yüreğimdeki çocukluğum tokmaklıyor bağrımı poyrazın kızı, açılmamış düğmelerim var halbuki. nerede o eski masmavi deniz, nerede Eminönü’ nün bakir mozaiği? tavında dövülmüş demirim gece yarısı gümüşten kolyelerimi astım gecenin üçüne… sen benden gidince, ben senden gidemedim! hem eski İstanbul gibi sevdim seni, hem hoyrat rüzgar gibi gelip geçtin! poyrazın kızı; yedi tepeden kopan asi vuslat, deniz de mavi değil, düş de, ümit de… artık her kapıda bir kilit ve her sokakta kedilerin yalnızlığı sen benden gidince! Nevzat KONŞER Ekim 08 |