İKİ UCU SENDEN YANA
(gümüş kapaklı bir dolmakalemle yazılıyor bu şiire ilk dize
oturmuştuk bir sandığın karşısında diye başlıyor, diz dize……). oturmuştuk bir sandığın karşısında, diz dize sigara dumanı mavisinde bir ölüm bulutu çökerken, savaş alanı üzerine biz seninle en güzel çocuk masalları içinde, yalan tutmayan yüreğimizle kurşun askerlerin birbirine sıktığı kurşunları seyrediyorduk . bazen zafer çığlıkları atıyor, kimi zaman vurulup ölenlerden oluyorduk kazanmak ve kaybetmek işte böyle bir oyun gibi, izlenerek öğreniliyordu öykülerimize konular seçilerken, ayaklarımız ıslanıyordu. /haydi büyük adam, üfle sigarandan bir nefeslik duman daha, savaş alanının üstüne/ * (gözlerimizin içine bakıyoruz, yabancı seslerden vakit bulunca açalım mı kapağını sandığın diyoruz, neler bulacağız koklayınca……). bir tütsü taşar dışarıya, sandığın kapağı açılınca pahalı şarap tadı sarhoşluk gibi, birbirine karışır öğrendiğimiz ne varsa biz hayallerden bile yukarılarda, yeni cennetler yaratırken bulutlarda yeryüzü sarsılıyordu şiddetli patlamalarla, korkmuyorduk . tavrımızı, yüreklerini kırk kilit altında koruyanlardan yana koyuyorduk felsefemiz gizli boyutlarımızdan, sevdamız ise felsefemizden oluşuyordu işte deniz diye yürürken de, dalgalar boyumuzu aşıyordu. /nasıl iki ucundan düğüm yemiş, çözümsüz yumak gibi oluyor yaşam, kaçamayıp, yakalananlara/ * (derin nefes çekince içimize, nasıl görünür dünya bulutlardan hani gökyüzü, çıkarıp başımızı baktığımızda dip dalgalarından......) bir derin nefes çekip içimize, kapıyoruz gözlerimizi ne ateşinde yanıyoruz cehennemin ne de cennet suları serinletiyor içimizi biz bize yetiyoruz canımın içi, tutabildiğimizi düşlediğimizde bile ellerimizi açıklara attığımız kulaçlarla, kumsalımıza böyle yaklaşıyorduk . sonrası her güne yeniden güneş gibi doğmaktı, biz bunu böyle anlıyorduk sevda dediğin bir kapalı sandığın başına diz dize oturabilmekle başlıyordu yaşama dair öğrenilenler, ancak böyle olunca anlam taşıyordu . /haydi bir ucundan sen tut, diğeri benim parmaklarımda, gül bana, şimdi anlat yeni baştan, anlat bana/ *** bu şiir baştan sona başka gezegenlerin denizlerinde yazıldı. ben çok çocuktum, başım yörüngesinden kaçmış ve anaforlara kapılmış bir yıldız gibi dönüyordu senin mavi mürekkebe boyalı çocuk parmakların vardı ve bana denizlerin dalgası gibi alabildiğine sevdayı anlatıyordu. |
ne ateşinde yanıyoruz cehennemin ne de cennet suları serinletiyor içimizi
biz bize yetiyoruz canımın içi, tutabildiğimizi düşlediğimizde bile ellerimizi
açıklara attığımız kulaçlarla, kumsalımıza böyle yaklaşıyorduk .
sonrası her güne yeniden güneş gibi doğmaktı, biz bunu böyle anlıyorduk
sevda dediğin bir kapalı sandığın başına diz dize oturabilmekle başlıyordu
yaşama dair öğrenilenler, ancak böyle olunca anlam taşıyordu .
çok çok güzeldi ruhumla okudum saygılar selamlar..