GİTME, GÖKKUŞAĞI AĞLAR
/bana bir şiir yaz diyorsun, içinde gökkuşağının yedi rengi olsun/
* sabah mahmurluğumda bazen, güneş ışıklarından çok önce dolar içime tarifsiz hüzün gibi iç acılarım, gözlerim boşluğumda sensizliğe düşünce elimde değil ne yapayım, bir masalın yeni sayfasını tek başıma okumak sönmez bir yangındır ocağımda, çayı sadece kendi bardağıma doldurmak . (tavşan kanı bir gül açar dudağının tadını bilen çay bardağında) nasıl olursa akşam olur sonunda, sorma anlatamam ki yolunu gözleyişimi sağlamasız yalnızlık girdabında, uslanmaz hasretlerim gibi iç çekişlerimi ah bu alacakaranlık, hep aynı renge boyar umudu saat geceye dönmeden güneşi tutmak gelir içimden, yüreğim siyahta kaybolup, iş işten geçmeden . (pencereme her gece aynı güneşi asarım, üstünde parmak izlerin) . öyleyse kal yanımda, bereket hangi tarladan fışkıracaksa orada olalım çocuksu çığlıklarımızı yanımıza alıp, başaklardan başımıza taç yapalım ekin boyu dereler aksın her yanımızdan, kağıt kayıklar yüzsün üzerinde hem alışmış oluruz şimdiden bizde, yarın açılacak olursak açık denizlere . (taze ekmek kokusu gibidir buğday olup öpüşmek, sıcak tarlalarda) istersen orman olur, yüksek salıncaklar kurarız boyumuza yeten dallara yeni yarınlar ezberleterek, bahar tazesi açmış, dalına yabancı yapraklara gölgesini mekan seçince ulu ağaçların, bak işte derim içine gözlerimin ne görüyorsan onu oku bana, sana yazılmış her dizesinde gibi şiirlerimin . (eğer konuda hasret varsa, unutma ki yaprak rengidir kavuşmak) ya sahipsiz mercan adalarına ne dersin, okyanuslara dalmaya kuşbakışı en göz çalımı renkleriyle boynuna, ziynet çelengi gibi dolamayı kollarımı istediğimiz resmi çizmek için, sınırsız ve çılgın bir tuval olsa önümüzde ve sen büyüleyici bir peri gibi, renk olsan gelecek için ıssız sahillerimizde . (cam göbeğine düşen ışık kırılınca çıkar ortaya, tüm saklı hazineler) ve görürsün bir doğru açı gibi, aydınlanır önümüzde denizler ve gökyüzü yavan gerçeklerimizi bırakıp, seçeriz kendimize zengin özgürlüğümüzü yani yüzmek çırılçıplak derinlerde ve kanatlanıp uçmak bulutlar ötesine işte bunu diyorum anlıyor musun, bir trende vagon olup girerken tünellere . (her karanlığın sonunda bulutsuz ve çalkantısız aynı aydınlık vardır) canımın içi hadi sen yaz şimdi bana, yarın için ne almak lazımsa mutfağa şarabımız kristal kadeh olmasın, menekşe gölgesini düşürürüz sofraya gözlerinin içine bakarım beni anlatırken, bir parça sarhoş, seversin bilirim ve sonra yakarım keyifli tarafından bir sigara, dumanını başka tarafa üflerim . (sanki bir sabit kalemle öpüşmüş gibi dudakların, menekşeler açtığında) * /şiiri oku ve kal yanımda, gidersen önce gökkuşağı ağlar, bunu unutma/ |
Nasıl kutlasam!?..