Kabış MusaKabış Musa ne koltuk sapanım oldu, ne de sapan daşıynan serçe avladım, ne keklik yumurtası topladım ne palazım oldu, ne de palazıma çekirge avladım ütmelik yolmaya gittiğim nohut tarlasında minicik bir göcene rastladım işim bitince alırım diye, koydum yuvasına geri döndüğümde elimle koymuş gibi bulacağımı sandım bulamadım oysa tavşan; yavrusu göcene ’yedi gününü yetirdim bıyıklarını bitirdim haydi yavrım sen dereye, ben tepeye’ der göceninden ayrılırmış tavşanın ön ayakları kısa olduğundan inişe gidemezmiş ama yokuşa giderken tutulmazmış üstelik göcen kaçarken görülmeyecek kadar süratli gidermiş davşan yavrısına başıyın çarasine bak anandan bile medet umma derimiş. “-mahlukatın en garibeni davşandır alıcı ğuşlarda, yırtıcı hayvanat da davşan etine bek maraklıdır oyusa tavşan bi ot yer bi ğuş ganat çırpsa ürperir tevlike sezdimiydi de olduğu yere pusar yünseklerde dönelek, olduğu yerde çakılı galalak akboba, gartal gibi yırtıcı kuşlar tavşanın olduğu yeri tesbit ettilerse pike yapalak avının üstüne çullanı(r) lar davşanın şansı zıfır eninde-sonunda nasibi; ya başka bi gurt-ğuş ya da omzutüfekli avcıdır gaşsa-gaşsa, nereye ğadar kim demiş çıkmadık canda umut var “-insanları heş sorma ğari omzuna tüfeğ saran soluğu dağda alıvıri sadece Gızılbaşlar tavşan eti yemezlermiş, Hazreti Ali’nin kedisi diye hatta tavşannın geçtiği tarlayı yedi yıl ekmezlermiş uğursuzluk gelmesin diye gerçi olcak iş deel emme günahı obalı söyleyenlerin boynuna” “-desene senin davşannara bi Gızılbaşlar acıyoru, bi de Bizim Musa Cucur Emmi, senin Musa’ya “-yau gayınçı böyle evden camiye camiden eve gelip gediyon bi i(n) san içine çık, odaya gayfaya gelip-getmeyon” demiş Dervişden tüfeğ isdemişler barabar ava ğetmişler derkene Halil A(ğ) anın öğüne bi davşan çıkmış tüfe yüzüne dutmuş baksaykı karşısında Musa var “-yau gayınolan höyle söykeye ğet bak davşanı gaçırttın” demeye ğelmamış, bi davşan daa Musa ğene garşıda çok ğeşmemiş bi davşan daa emme bu sefte Musanın anacına Musa tüfe(ği) yüzüne almış emme tüfek ataş almamış Musa tö(v) be istihfar etmeye başlamış “-az galsın besmele çekmeden ataş etceğdik mekruh olcağdı, çok şükür, bin şükür Allahıma bereket versin tüfek ataş almadı” Halil A(ğ) a tüfeğ(i) sıkcak emme arada ğene Musa var bi davşan daa “-len bre ğidi sık! ” demeye ğalmamış gaşla ğöz arasında Musa gene yüzüne almış tüfe(ği) emme bu sefte de “-Bismillahirrahmanirrahim” deyip mubarek gene ataş almamış Musa bire beş gatmış “-töbe estağfirillah mahluğun canını alayazdık şükürler olsun Ya Rabbim Teallallah” nefsimize aldandık, münafığa gandık Senin Uluhiyetinden soval olunmaz niyemetin hesabolunmaz Gözel Irapbım beni sınadı bereket versin tüfek ataş almadı ma-az-Allah” Halil A(ğa) bi hitdetinen “-n’oldu len” “-Canabı Rabbil Alemin müsaade etmedi de tüfeğ ataş almadı ız daa gatil olcağdım şeytannığına gandım gene de sevdiği gulumuşuyun verilmiş sadakam varımış da mahlukatın eceli gelmemiş yaşanacak ömürü varımış da tüfek ataşlanmadı şükür emrine Rabbim Tealallah ben gediyon enişde hemen bi töbe istiğfar namazı gılmam ilazım” Gucur Emmi almış elinden Dervişin çifteyi galdırmış horazını tetiğe bi basıyo “gümm! ” “-hani patlamayodu” “-orası gakcakmıydı len” deyoru Musa bu! ” “-Canab-ı Allahın sef gulu” |