0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
144
Okunma
4- Zehre Bazarı
dükkanların kepenkleri; her sabah erkenden açılır,
her akşam korkunç bir gürültüyle kapanırdı
yaşardım yalnızlığı, karanlığı...
cumartesileri elektrikler kesilirdi
çarşıya yaklaşırken gofret, leblebi
naylon ve lastik kokuları gelirdi..
.
kalabalık arasında bilyalı tekerlekli el arabaları
yerleri pisleten, lastik tekerlekli atarabacıları
bir de hamal arabalarının at artıkları
yük taşırlardı
Artist Gürbüz, Dellalların Aziz, Tekelilerin Memetali,
pazar kalabalık, başka arabacı da yoksa
pazarlık yapmazlardı
pazarlık için bile fiyat soran
herkes onlara taşıtmak zorundaydı..
ötekiler yanaşmazlardı
değilse aralarında bir kavga çıkar;
küfürler, curcuna, bela tüter kalırdı..
.
-buğday pazarında elleşenler, kollaşanlar
olmadı çuvalını sırtlayanlar
yere dökülmüş zahiresini serçelerden koruyanlar
bir taraftan da şehirlilere
verip-veriştirilerdi
(Yalvaç onlara göre şehir) olmalı
“-şe(hi)r yerinin bırağ insanını, guşu bile
aç, arsız,
gözü doymaz hırsız,
görüyon de(ğil) mi
gözleri köylünün cebinde
ah bi selem merse
gırığı-çürüğü kakaleyiverse
.
ha i(n)sannar, ha guşlar
bu yandan “-huyh ha”layon
ho yanna çokaşıyollar
ho yandan kışlayon
“banamı(sı)n” demeyorular
başındaykana bile zehreyi go(y)macaklar
aynı mitli
şe(h)erin adamı ğibi
gı anam gı, gı ne bu!
yerli-gatli gözleri doymayoru”
.
sonra biraz fazla yüklendiklerini farkedip
“-valla epap onnar da haklı”
ayıp olmasın diye çark edip;
tavığa atdığın yemden saniplenirler
köy yerinde hankı gapıya varsan
iki sunum ekmek veren olu(r) da
şe(hir)rde kim-kime, dum-duma
aş(çlığ)ından, susuzluğundan
ölsen getsen kimin habarı olu(r) de(ğil) mi
Allah aşlığınan
köylülüğünen terbiye etmesin kimseyi
köydeki ğibi fakir bi dene olsa kırıntıynan doyar
guşlar da mezbur, su akarkana
desdiyi dolduracaklar
gısa ğünün tecareti
şe(hi)rli ğibi bizden ne tüy goparsalar
onu kar sayacaklar”
.
5.0
100% (1)